Yazar: AltÜst Dergi

Ahmet Eken Hovarda Âlemi – Taşrada Eğlence ve Erkeklik Osman Özarslan İletişim Yayınları, 2016 Sosyal bilimciler alınmasın ama, edebiyatçılar her zaman onlardan bazen birkaç, bazen de çok daha fazla adımla öndeler. Ele aldıkları konuların çoğu daha önceleri onların tezgâhından geçmiş durumda. Bu anlaşılabilir ve genel ve de defalarca söylenmiş tespiti/doğruyu, söze başlarken tekrarlamaktan amacım, edebî eserlerde konu edinilen taşranın ve onun eğlence dünyasının çok az sayıda bilim insanı tarafından ele alındığını görmem, eğlence dünyası üzerine yapılan çalışmaların, genellikle başta İştanbul olmak üzere, birkaç büyük şehirle sınırlı olması. Bu arada sinemayı unutmuş değilim, son yıllarda bazı yönetmenler de taşrayı beyaz perdeye…

Read More

Roni Margulies Napoleon Bonaparte’ın askerlerinden Pierre François Bouchard adlı bir teğmen, 19 Temmuz 1799 günü, Mısır’da, Fransızların adını Fort Julien olarak değiştirdikleri yıkık dökük Raşid Kalesi’ni onarma çalışmaları sırasında bir duvarı yıkarken baştan aşağı yazılarla kaplı, koyu külrengi, kısmen zedelenmiş taş bir levhaya rastlar. Bouchard’ın komutanı Albay D’Hautpoul bunun önemli bir şey olabileceğini kestirip kendi komutanı General Menou’yu haberdar eder. Levha mühendis Lancret’ye teslim edilir. Lancret, levhada üç ayrı dilde yazı olduğunu anlar: Biri Yunancadır, bunu tanır; biri hiyerogliftir, bunu da anlar; biri de hiç tanımadığı bir alfabeyle yazılmıştır. Levha derhal bilim adamlarına iletilir. Yunanca yazı kolayca okunur: Milattan…

Read More

Alber Sabanoğlu Lise yıllarında bazı arkadaşlarla birlikte oldukça geniş bir rock/pop kültürüne hakim olmuştuk. Bob Dylan buna pek dahil değildi. Olsa olsa uzaklarda duran, ne olduğu pek iyi anlaşılamayan saygıdeğer bir gölge gibi ara sıra görünüp kaybolurdu. Amerika’da üniversitede ilk yılın sonunda Dylan okuduğum şehre konser vermeye geldiğinde ise “Desire” ve “Blood on the Track” albümlerinin her şarkısı artık günlük hayatımın birer parçasıydı. O ilk yıl birçoğumuzun masumiyetini yitirdiği yıl oldu. Özellikle gönül ilişkilerinde hızlı bir duygusal “eğitim” almanın yanı sıra lise yıllarında ısrarla kafamıza işlenen – ya da kafamızda yarattığımız – demokratik, medenî, geleceğe ümitle bakan ABD imajı…

Read More

Son yıllarda Hera Büyüktaşçıyan adını Türkiye’nin yanı sıra uluslararası güncel sanat ortamında pek çok sergide işittik. Kayıp hafızası üzerine işleriyle öne çıkan sanatçı İstanbul’da yaşıyor ve üretiyor.  Büyüktaşçıyan’ın atölyesinde sıcak misafirperverliği eşliğinde 56. Venedik Bienali’ndeki çalışmaları, kayıplarımız, hafızamız ve olan bitene dair sohbet ettik. Fırtınalı bir dönemde yaşıyoruz. Bir sanatçı olarak bu dönemde üretmek mümkün mü? Böyle bir zamanda üretmek ve üretim enerjisine sarılmak sanırım çok önemli. Çünkü şu anda her şeyin dibe vurduğu ve en başta yaratıcı yaşam enerjisini yok eden türden olumsuz bir dalga söz konusu. O yüzden iki kat daha anlamlı bence bir şeyleri üretmeye, yoktan…

Read More

Atilla Dirim Babam bana ilk defa bir pul hediye ettiğinde, sanırım ilkokul beşinci sınıfa gidiyordum. Ankara Filateli Derneği eski başkanlarından ve sıkı bir Atatürkçü olan rahmetli babam Dr. Özgen Dirim’in bana hediye edeceği pul, elbette bir Atatürk pulu olabilirdi. Atatürk’ün ölümünün birinci yılı anısına çıkartılmış, mavi renkli, güzel bir puldu. Özellikle rengini çok beğendiğim için, bu pulların devamı olup olmadığını sormuştum. Cevap, evet’ti. İlerleyen yıllarda babamla birlikte pul biriktirmeye devam ettik. Pulların ve diğer filatelik malzemenin ne büyük bir bilgi kaynağı olduğunu öğrenmem fazla uzun sürmemişti. Elime yeni bir pul geçtiği zaman, koleksiyonumuza girip girmeyeceğine karar vermek için baskı…

Read More

Cemal Yardımcı Osmanlı imparatorluğunun çöküşüne dair yaygın bir yanlış algı vardır. Millî tarihçiliğimizin ürettiği ilk ve orta eğitim tarih derslerinin zihinlerimize nakşettiği bu algıya göre, Kanuni Sultan Süleyman döneminde ulaştığı zirvenin ardından Osmanlı duraklama dönemine girmiş; uzun bir duraklama dönemini yine uzun bir gerileme ve çöküş dönemi izlemiştir. Bu algı yanıltıcı ve zihin bulandırıcıdır. Birincisi, Osmanlı medeniyetinin en parlak döneminin “duraklama dönemi” gibi olumsuz bir adlandırmayla anılması bir haksızlıktan daha fazlasıdır: Bu bakış açısı fetih savaşlarını, yağma ve talanı, dili ve kültürüyle yabancı toplulukları egemenlik altına almayı en büyük millî haslet sayan bir zihniyeti kuran ve besleyen unsurlardan biridir.…

Read More

Roni Margulies 14 Temmuz unutuldu gitti bile. Unutulmamış gibi görünebilir, çünkü altı aydır her fırsatta bir şeylere “14 Temmuz Şehitleri” adı veriliyor. Ama olayın özü unutuldu. Geniş kitlelerin askere karşı direnerek bir darbe girişimini püskürttüğü ve darbeyi engelleyenin kitlesel bir taban hareketi olduğu unutuldu. Memleketin klasik muhalifleri ve sol, olayı zaten böyle algılamadı; kitle kısmen dindar ve kısmen AKP’li olduğu için kitleyi desteklemedi, sempati bile duymadı, hatta kendine karşı bir tehdit olarak algıladı. Ve dolayısıyla hemen ertesi sabah unutmaya başladı. Hükümet ve sağ ise, darbeye maruz kalmış ve direkten dönmüş olmanın yarattığı sempati ve desteği sonuna kadar suistimal…

Read More

Can Irmak Özinanır Çok bilinen bir atasözü var, “Zenginin malı züğürdün çenesini yorar.” Atasözü, zenginlerin alabildiğine varlıklı olmaları hakkında konuşmanın gereksiz olduğunu anlatır; ne de olsa bu konuda konuşan yoksul o varlıklara asla sahip olamayacaktır. Bu sistemde yoksulun, zenginin malı hakkında konuşulması makul sayılmaz, zenginlere saygı duyulması, onların fikirlerinin doğru kabul edilmesi beklenir. “Şu kadar kişiye iş veriyorum, evlerine ekmek götürmelerini sağlıyorum” demeyen patron var mıdır? Genel kabul, patronun çalışanlara iş vererek onlara bir iyilik yaptığı, dolayısıyla zengin olmayı hak ettiği yönündedir. Toplumda zenginlerin az, yoksulların çok olması zenginlerin suçu değil, zenginler kadar kazanmayı beceremeyen yoksulların suçudur. Zenginlerin bu tür…

Read More

Roni Margulies Devrimin nasıl bir şey olmadığını anlatmak çok kolay. Parti’nin Merkez Komitesi toplanır, kısa bir tartışma sonrasında haftaya Salı günü devrim yapılacağı kararını verir, Salı günü devrim yapılır. Bu senaryoda, devrim günü sokakta görülen işçilerin hepsi mavi tulumlu, çok kahraman, çok güçlü kuvvetli, çok özverili devrimcilerdir. Hepsi Stalin Rusya’sının afişlerinden inip sokağa çıkmışlardır adeta. Ve Salı akşamüzeri devrim tamamdır, Parti iktidardadır, Parti Genel Sekreteri ülkenin mutlak hakimidir. Bu devrim, Stalinist bir düşten ibarettir. Dünya tarihinde böyle bir devrim yoktur. Bu şekilde gerçekleşen şeylere devrim değil, darbe denir. O zaman da zaten sokaklarda işçiler değil, askerler olur. Sovyet…

Read More

Can Irmak Özinanır Türk Milliyetçiliğinde Katedilmemiş Bir Yol – ‘Hıristiyan Türkler’ ve Papa Eftim Foti Benlisoy – Stefo Benlisoy İstos Yayınları, 2016 Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş yakın bir tarihte hükümetin zor zamanlarda sarıldığı popüler “antiemperyalist” retoriğinden yola çıkarak bir açıklama yaptı: “’Türkiye Müslümanlığı’ dediğimiz, bugünlere kadar gelmiş olan bu büyük medeniyetin en temel özelliklerinden birisi gâvura ‘gâvur’ diyerek gâvurun karşısına dikilebilmektir. Onun için Çanakkale’de vazgeçmedik. Onun için Kurtuluş harbinde esir düşmedik. Biz, bu millet, bu toprakların Müslümanları nasıl düşünürse öyle düşünüyoruz. Bizim bu bağımsızlık meselesini ciddiye almamız lazım. Bizim için bağımsızlık gâvura ‘gâvur’ diyerek karşısına dikilebilmektir. Çanakkale’de yoksa…

Read More