Yazar: AltÜst Dergi

AltÜst dergisinin Ocak-Mart 2017 tarihli 22. sayısı çıktı. Başkanlık Değil Demokrasi kapağı ile çıkan dergi Kitapçılarda, internette ve AltÜst dağıtıcılarında. Satış noktaları için tıklayınız. Herkesten önce okumak için Abone Olun dergi çıktığında herkesten önce adresinize gönderilsin. İçindekiler: GÜNCEL “Kirli oyun” – Roni Margulies Başkanlık değil demokrasi – Şenol Karakaş Barış ne zaman – Hakan Tahmaz Şırnak’ta çalışmak – Adem Seleş Ben vatandaşın “yerli ve millî” olanını severim – Ufuk Uras  DÜNYA ABD’nin krizi ve yükselen direnişler – Özdeş Özbay Neoliberal uzlaşının sonu mu – Joseph Choonara  SÖYLEŞİ Aydın Engin ile söyleşi: “Cumhuriyet’in yayın çizgisini neden değiştirdiniz?” KADIN Şiddet ve kadınlar – Diren…

Read More

Sayı 21: Ekim-Aralık 2016 İçindekiler: Güncel Kaçırılan demokrasi fırsatı – Roni Margulies Kolombiya, barış ve Türkiye – Şenol Karakaş Darbelere Geçit Yok! Darbelere geçit yok – Mehmet Dağ AK Parti’nin büyük çaresizliği – Alper Görmüş Askerî bataklığı kurutmak – Cemal Yardımcı 15 Temmuz Darbe Karşıtı Hareket – Umut Özmen 15 Temmuz dünün darbecilerini aklayamaz – Ozan Tekin Halk, demokrasi ve otoriterlik – Ümit Aktaş İki darbe iki kitle hareketi – Atilla Dirim Güncel OHAL: At iziyle it izi – Şenol Karakaş İki küçük bir büyük harf: chP – Besim Dellaloğlu Ders kitaplarında erkek ve kız çocuklar – Alison Flood Yüzleşme Tilkiyi…

Read More

Ahmet Eken Şark Dişçisi Hagop Baronyan Aras Yayıncılık, 2012 Baronyan Oyunları – Bağdasar Ağpar ve Haşmetlü Dilenciler Hagop Baronyan bgst Yayınları, 2013 İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti Hagop Baronyan Can Yayınları, 2014 Adabımuaşeretin Zararları Hagop Baronyan Can Yayınları, 2016 Başta dil engeli olmak üzere bildiğimiz, tahmin edebileceğimiz pek çok nedenden dolayı, bu topraklarda yazılmış edebiyatın ve kitapıların önemli bir bölümünü tanımıyoruz. Azınlık cemaatlerin yazarları ve eserleri karanlıklar içerisinde araştırmacıların, çevirmenlerin,  yayınevlerinin ilgisini bekliyor. Şimdilik, bazı “cesur” yayınevlerinin günümüze taşıdığı örneklerle yetinmek zorundayız. Son yıllarda, Ermenice bilmeyen okurun tanıştığı yazarlardan biri de Hagop Baronyan (1842-1891) oldu. Yayınlanan üç oyun ve iki öyküsü…

Read More

Roni Margulies Sekiz yıl önce, konuk şair olarak bir ay Leipzig’de kaldım. Eski Doğu Almanya’nın ne durumda olduğunu merak ediyordum, Frankfurt veya Münih’ten ziyade Leipzig’i tercih etmiştim. Merakımı aşağı yukarı giderdim sayılır, ama Leipzig günlerimin hiç unutamayacağım anısı Anjel Açıkgöz ile tanışmak oldu. Literaturhaus’ta bir akşam şiir okudum, sonrasında Alman bir kadın geldi yanıma, “Yaşlı bir bayan var, sizin oralı,” dedi, “annem sayılır, ararsanız çok memnun olur” dedi, telefonunu verdi. Ertesi sabah aradım. “Oğlum,” dedi Anjel Hanım, “akşam bana yemeğe gel”. Gittim. Edep sınırlarını zorlama pahasına sorduğum siyasî soruları geçiştirdi, “Muz için, kahve için memleketi sattılar” dedi. Muz ve kahve…

Read More

Turgay Fişekçi Konya’da iki büyük kulübün futbol maçı varmış. Bir kulübün taraftarları ötekileri karşılamak için yollara düşmüş. Sapsarı bir bozkır. Çöl de denebilir. Ne bir ağaç, ne bir yeşil ot… Kalkınmak ve gelişmekten yalnızca kimliksiz yapılar dikmeyi anlayan bir yönetimin yaptığı kapkara bir asfalt yol, sarı toprağın üzerinde akıyor. Yol kıyısında ellerinde taşlar, sopalar, ağızlarında tatsız tuzsuz küfürlerle genç insanlardan oluşan bir taraftar topluluğu… İndirdiler otobüsün camlarını, bildikleri bütün küfürlerle yıkadılar geçenleri. Bozkırın öğle sıcağında terler akıyor herbirinin bedenlerinden. Ne bir gölge ağaç altı. Ne serinletecek bir çeşme başı. Ama onların hiçbiri bu eksikliğin, yoksunluğun farkında değil. Cehennem güneşi altında…

Read More

Meltem Oral Son yıllarda kölelik, 19. yüzyılın ortalarındaki Amerikan İç Savaşı ve 1960’lardaki sivil haklar hareketi hakkında çok sayıda film vizyona girdi, dahası da girmek üzere. Bu furyanın ardında 2014’ten beri siyahlara dönük polis şiddetine karşı gelişen ve yaygınlaşan Black Lives Matter (Siyahların Hayatı Önemlidir) hareketinin, ölümlere karşı bazen açık birer isyan hâlini alabilen tepkilerin tesiri olduğunu iddia etmek mümkün. Bu furyanın güncel politik durumla olası ilişkisini önemli ve çarpıcı kılan şey, köleliğin kaldırılması, ırk ayrımını onaylayan yasaların iptali, oy hakkının tanınması gibi siyahların ‘basit’ eşitlik taleplerinin nasıl da yüzyıllara dayanan, köklü, çetin ve hâlâ süren bir mücadelenin konusu olduğu. Hele…

Read More

Roni Margulies Tipu’nun kaplanı İngiliz askerini yerken (yandan görünüş). Gerçek boyutlu ahşap oyuncak, 1700’lerin sonları, Hindistan. Tipu Sultan 1799’da öldürüldüğünde henüz Hindistan diye bir ülke yoktu. Bir İngiliz tarihçisinin sözleriyle, “Hindistan, coğrafî bir kavramdan ibaretti.” Üstelik o topraklarda yaşayanların değil, Batı Avrupalıların kullandığı bir kavram. Tipu, yarımadanın güneyini oluşturan Mysore bölgesinin sultanıydı. Sultanı öldüren, sarayını işgal edip hazinesini, kütüphanesini ve arşivlerini Londra’ya taşıyanlar İngiliz askerleriydi, ama “Hindistan” henüz İngiliz sömürgesi değildi. Söz konusu askerler Büyük Britanya İmparatorluğu’nun değil, Doğu Hint Kumpanyası’nın (East India Company) askerleriydi. Hanlıklar, rajalıklar, krallıklar Tipu Sultan 1782’de iktidara geldiğinde, iki yüzyıldır Hint yarımadasının neredeyse bütününü yönetmiş…

Read More

Tim Flannery The Weather Makers (İklim Yapıcılar) adlı kitabımı 2005 yılında yazdığımda, iklim değişikliği biliminin o dönemde bilinen durumunu göstermiştim. Kitap epeyce övgü aldı, ama aynı zamanda iklim değişikliği şüphecileri tarafından aşırı ve etrafı telaşa veren bir kitap olmakla eleştirildi. Kitap yayınlandığından bu yana Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) dördüncü ve beşinci değerlendirme raporunu yayınlayarak, ortaya iki önemli özet metin koydu. Ayrıca binlerce bilimsel yayın da, dünyamızın iklim sisteminin karbon kirliliğine nasıl tepki verdiğini daha iyi anlamamızı sağladı. Bunun sonucunda, iklim biliminin pek çok detayı açıklığa kavuştu. İklim değişiminin yol açtığı önemli eğilimlere yönelik bilimsel tahminler hiç olmadığı kadar kesin…

Read More

Şenol Karakaş Karl Marx ve Frederich Engels’in birlikte kaleme aldıkları Komünist Manifesto, neredeyse kitabın kendisinden daha meşhur olan bir cümle içerir: “İşçilerin vatanı yoktur.” Vatan, millet, millî irade, milliyetçilik gibi başlıkların ölümcül bir öneme sahip olduğunun sürekli altını çizen bir devlet geleneğinin olduğu Türkiye’de, bu cümle pek de manalı değilmiş gibi görülebilir. Ayıca, başka bir soru da sorulabilir: Madem işçilerin vatanı yoktur, bütün kapitalizmin tarihi, neden aynı zamanda asker üniforması giyen farklı ülke işçilerinin vatanseverlik duygularıyla girişilen savaşlarda birbirilerini öldürmelerinin de tarihidir? Yoksul bir Türk askerini yoksul bir Kürt gencini öldürmeye, yoksul bir ABD askerini yoksul mu yoksul bir Iraklıyı…

Read More

Özdeş Özbay Türkiye kapitalizmi neoliberal politikaların uygulanmaya başlandığı 1980’den bu yana büyük bir değişim geçirdi ve işçi sınıfının yapısı da bu değişimden azade değil. Sınıf hareketlerinde de dolayısıyla çeşitli farklılıklar oluyor. 1980 öncesi fabrika işçilerinin başını çektiği eylemler 12 Eylül darbesi ile bıçak gibi kesilirken, yeni dönemde özelleştirmelerin ve tırpanlanan hakların mağduru olan kamu emekçileri 1989’da yeni bir mücadele dalgası başlatıyordu. 1995 yılında zirvesine ulaşan kamu emekçileri hareketi 1996’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nu (KESK) kurdu. Bu hareket içerisinde toparlanan sosyalist hareket 1997’de Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) etrafında bir araya gelebiliyordu. Ancak işçi önderliğinin ülke gündeminin ana konularında takındığı yanlış…

Read More