Yazar: jeff

Baha Uzbilek İnsanın modern Homo sapiens olarak ortaya çıkışı son araştırmalara göre günümüzden yaklaşık 200 bin yıl önce doğu Afrika düzlüklerinde tespit edildi. Bu tarihlemenin daha da geriye gideceği beklentisi yüksek. İşin özü, birkaç yüz bin yıldır dünyadayız. İnsan düşünüyor, “ecdadımız” nasıl oldu da vahşi Afrika düzlüklerinde hayatta kaldı. Bu konuda teoriler çok. Bilim insanlarının ortak kanaati insanların topluluk halinde birbirleriyle yardımlaşarak hayatta kaldığı yönünde. Farkında olmamız gereken, Homo sapiens ile çağdaşı ve önceli olan diğer insan türleri arasındaki bağlar. Homo sapiens öncesi insanlar basit aletler üretebiliyordu. Özellikle kendi bedenleri dışında kullandıkları ilk enerji olan ateşi öğrenmeleri günümüzden yaklaşık bir…

Read More

Barış Akademisyenlerinden FERDA KESKİN’in İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 26.10.2018 tarihli savunmasının metni Bugün burada bir akademisyen olarak yargılanıyorum. Uzmanlık alanım felsefe ve araştırma ile ilgi alanlarım arasında etik ve siyaset felsefesi öncelik taşıyor. Dolayısıyla, mesleki bir refleks olarak iddianameyi önce bir akademisyen, sonra bir felsefeci ve son olarak da bir etik ve siyaset felsefecisi olarak okudum. Bugüne kadar meslektaşlarım yaptıkları savunmalarda herhangi bir akademisyenin mevcut iddianamede hemen tespit edeceği maddi hataları, muhakeme yanlışlarını ve ifade sorunlarını açık ve seçik bir şekilde dile getirdiler. Ama ben de bu konuda küçük bir katkıda bulunmak isterim. Hatırlatmak isterim ki binlerce yıllık bir…

Read More

Atilla Dirim Bir zamanlar Belçika’nın bir şehrinde Druoon Antigoon adında bir dev yaşıyordu. Deniz kıyısına yerleşen bu dev gelip geçen gemilerden haraç istiyor, ona ödeme yapmak istemeyen mürettebatın bir elini kesip denize atıyordu. Sonunda Silvius Brabo isminde cesur bir Roma askeri devi mağlup edip bir elini kesmeyi ve denize atmayı başardı. Böylece halkı bu zalim adamın boyunduruğundan kurtarmış oldu. Bugün bu şehirde Grote Markt Meydanı’nda bulunan anıtsal bir çeşmede, bu söylence görülür: Mağlup ettiği devin üzerinde duran bronz Brabo, onun kesik elini Scheide Nehri’ne fırlatır. Şehrin adı, Antwerpen’dir. Yani, fırlatılan el. Şehrin tarihî merkezi, bu söylenceyi hatırlatan sembol ve ürünlerle…

Read More

Roni Margulies Türk anti-komünizmi İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda geniş, yaygın ve çok ilginç bir literatür üretmiştir. Özellikle 1950’ler ve 1960’larda yüzlerce, binlerce kitap, dergi, broşür ve kitapçık yayınlanmıştır. İletişim Yayınları’nın Türk Sağı – Mitler, Fetişler, Düşman İmgeleri adlı kitabında, “Nefretin ve Korkunun Rengi: Kızıl” başlıklı yazısında Sinan Yıldırmaz şöyle yazar: “Türkiye’de anti-komünist kavramsallaştırma ve örgütlenme biçimlerinin oluşmaya başladığı 1950’li yıllar… yani kabaca İkinci Dünya Savaşı sonrası dönem, anti-komünizmin bir toplumsal kontrol mekanizması olarak oluşturulduğu bir ana denk düşmektedir. Uluslararası alanda da benzer bir gelişmenin yaşandığı göz önüne alındığında, anti-komünizm toplumsal alanın her aşamasını belirleyecek bir söylemsel yaygınlığa da bu…

Read More

Sivas Üniversitesi öğretim görevlisi Sinan Laçiner ile bir söyleşi. – Elmas Gören: Türklük vurgusunun ve milliyetçi-militarist söylemin siyasette yeniden egemen hâle geldiği bir dönemde varlıkları ve geçmişleri görünmez kılınan azınlıkların ne yaşadığının bilinmesi daha çok önem kazanıyor. Mustafa Kemal’in “Bu memleket tarihinde Türk idi, o halde Türktür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır” sözünden hareketle soracak olursak, gerçekten tarihsel hakikat böyle miydi? Böyle değildiyse bu noktaya nasıl gelindi? Sinan Laçiner: Elbette tarihsel gerçek bu değil. Bundan 100-110 yıl kadar öncesine gittiğimizde bugün Türkiye olan topraklarda yaşayan nüfusun yaklaşık yüzde 30’u gayrimüslim. Çoğunluk olan Müslüman nüfusun içinde de ciddi oranda Kürtler ve…

Read More

Atilla Dirim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 17 Eylül tarihinde Azerbaycan dönüşünde uçakta söylediği “Siyasî partiler banka kurabilir mi? Hayır, kuramaz. Ama şu anda CHP, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü suistimal ederek, onun Cebi Hümayun’undan dediğim İş Bankası hisselerinin yüzde 28’inin sahibi durumunda. Oradan para alamıyor ama yönetim kurulunda dört üyesi var. Bu dört üye ne iş yapar? Buna bir bakılması lazım. Ben diyorum, bir defa Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu tür bir varlığı herhangi bir siyasî partinin etiketi altına giremez. Girse girse Hazine’ye girer” sözleri, CHP’nin sahip olduğu İş Bankası hisseleri tartışmasını bir kez daha alevlendirdi. Devlet Bahçeli de, “CHP’nin İş Bankası’ndaki hisselerinin…

Read More

Ayşe Hür İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC) 23 Ocak 1913 Babıali Baskını ile iktidara kesin olarak el koyduktan sonra aynı yıl içinde topladığı kongresinde “millî iktisat” politikasını benimsemiş ve “Küçük Efendi” diye anılan İaşe Nazırı “Kara” Kemal’i bu politikayı hayata geçirmekle görevlendirmişti. Kara Kemal, “Avrupa’da hükümetler ya işçiye ya da burjuva tabakalarına dayanırlar. Güç anlarında güvenecekleri toplumsal desteğe sahiptirler. Biz hangi sınıfa dayanacağız… Böyle güçlü bir sınıf Türkiye’de var mı? Bulunmadığına göre biz neden yaratmayalım?” diye açıklamıştı hedefi. “Üç Tarz-ı Siyaset” makalesinin yazarı Akçuraoğlu Yusuf da “Eğer Türkler kendi içlerinden Avrupa sermayesinden de istifade ederek bir sermayedar burjuva sınıfı çıkarmayacak…

Read More

Ahmet Yıldırım İnsanlık İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük sığınmacı dramını yaşıyor. Ülkelerindeki iç savaştan, açlıktan, yoksulluktan, iklim değişiminden kaçan milyonlar en zorlu yolculuklarına çıkıyor. Bu zorlu yolculukta on binlerce sığınmacı denizlerde ve mayınlı arazilerde hayatlarını kaybediyor. İç savaşın 2011’in Mart ayından bu yana sürdüğü Suriye’de ülke nüfusunun yarısı (11 milyon kişi) yaşadığı yerden ayrılmak zorunda kaldı; dörtte biri ise (yaklaşık altı milyon) başka ülkelere sığınmak zorunda kaldıBu trajediye yol açan nedenler başka bir yazının konusu. Ama Suriye’ye dış güçlerin müdahalesi krizin çok daha derinleşmesine yol açtı. On binlerce insan bu güçlerin ve rejimin hava bombardımanlarıyla hayatını kaybetti. Bombardımanlar…

Read More

Ulrike Eifler Bir devrim Çin’i emperyalizmden kurtardı ve Komünist Parti’yi iktidara getirdi. Pekin’de 1 Ekim 1949’da Tiananmen Meydanı’nda binlerce kızıl bayrak dalgalanıyordu. Burada Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilan eden Mao Zedung’u on binler alkışlıyordu. Mao’nun devrimi kazanmış ve Çin’i sömürgeciliğin boyunduruğundan kurtarmıştı. Çin Devrimi dünyanın ilk başarılı ulusal kurtuluş hareketlerinden biriydi ve dünyanın her yanındaki antiemperyalistlere ilham vermişti. Hareketin merkezinde Çin Komünist Partisi (ÇKP) ve karizmatik başkanı Mao Zedung bulunuyordu. Devrim, ama sosyalist değil ÇKP, 1930’lu, 1940’lı yıllarda köylülerin arasında kitlesel bir taban edinmişti. Önce İngiltere’ye, sonra Japonya’ya karşı olmak üzere, yabancı egemenliğine karşı başarıyla silahlı gerilla direnişleri örgütlemişti. Kızıl…

Read More

Ozan Tekin Cemal Kaşıkçı’nın ölümü, uluslararası diplomasi tarihinde çığır açtı. Büyükelçilik, bir devletin bir başka devlet içindeki topraklarıdır ve dokunulmazlıkları vardır. Örneğin, Wikileaks’in kurucusu Julian Assange, tutuklanmaktan kurtulmak için Londra’daki Ekvador Konsolosluğu’na sığınmıştı ve yıllardır burada yaşıyor. Yani bir büyükelçilik, hangi ülkeye ait olursa olsun, İngiltere devletinin kendi topraklarında olsa dahi müdahale edemeyeceği bir yerdir. Suudi Arabistan ise kendi yurttaşı olan ve rejime muhalefetiyle tanınan bir gazeteciyi, hem de geceyarısı operasyonuyla kalabalık bir operasyon timi de göndererek, büyükelçiliği içerisinde öldürdü. Üstelik cinayetin bazı yönleri o kadar amatörce planlanmıştı ki, üst düzey siyasetçiler sık sık sert açıklamalar yaparak, Suudi Arabistan’ın meseleye…

Read More