Yazar: jeff

Fethiye Çetin Yine karanlık zamanlardan geçiyoruz. Siyasette ve toplumsal hayatımızda yaşanan milliyetçilik, militarizm, düşmanlık devasa boyutlarda. Ölümün yüceltilmesi şiddetin olağanlaşmasına, kriz ortamının süreklileşmesi krizlerin kanıksanmasına yol açıyor. İnsan hakları, hukuk ve yargı bağımsızlığı gibi ortak yaşamı olabildiğince mümkün kılan standartlar soyut bir söylemden ibaret gibi algılanıyor. Aklî melekelerimiz, hafızamız yok edilmeye çalışılıyor. Katliam boyutuna varan kadın cinayetlerinde, artık canavarca planlanmış işkence yöntem ve tekniklerine başvurulduğu görülüyor. Çocuklar ve savunmasız hayvanlar da bu şiddet sarmalından ve canavarlıktan nasiplerini alıyor. Devletin militer ve paramiliter örgütleri sürekli şiddet üretiyor. Şiddet sarmalı her yanımızı sarmış durumda. Buna rağmen biz bugüne kadar şiddeti, şiddetin yapısal…

Read More

Roni Margulies Hayvan türlerinin insan tarafından binlerce yıldır seçilim yoluyla istenen yönde değiştirilmesi gibi insan türünün de genetik olarak iyileştirilebileceği ve iyileştirilmesi gerektiği fikri, bu “bilim” dalına öjenik (soy ıslahı, soy arıtımı, eugenics) adını veren İngiliz bilim adamı Sir Francis Galton tarafından 1883’te ortaya atılmıştır. Fikrin bilimsel temeli şöyledir: Günümüzde insanların evlerinde ve sokaklarda gördüğümüz bin bir çeşit köpeğin hepsinin ortak atası, birbirlerine hiç benzemiyor da olsalar, kurttur. Ama bu farklı farklı köpekler evrim süreci sonucunda değil bilinçli insan müdahalesiyle ortaya çıkmıştır. Kurt yavrularının en uysallarını alıp çifleştirirsiniz, bunu birkaç nesil boyunca yaparsınız, ortaya daha uysal bir hayvan (köpek) çıkar.…

Read More

Şafak Ayhan “Amaç, ona varmak için yürüdüğün yoldadır. Bugün attığın her adım, senin yarınki yaşamındır.” Wilhelm Reich “10 yıl Challenge,” malum, bu ara sosyal medyanın gündeminde: Herkes sosyal medyada on yıl önceki durumunu, fotoğrafını, zamana karşı direncini veya yenilgisini anlatmaya çalışıyor. Evet, on yılda birçok şey değişti, yüzlerimiz eskidi, sosyal çevremiz değişti, yaşama karşı bakış açımız farklılaştı… Bireysel açıdan bu örnekleri çoğaltabiliriz. Ancak bu değişimler hep bireysellikte kaldı, toplumsal olarak yeni ve birarada yaşamın kapılarını aralamak için beklenilen değişim düzeyine ulaşılamadı. On yıl önce üniversite 2. sınıftaydım, çocukların zihinlerine nefreti, ırkçılığı ve bilimsel olmayan tarih anlayışını yerleştirmek için yetiştiriliyorduk. Radikal…

Read More

Roni Margulies Göçmenlerin ırkçılık ve denizle imtihanı yaz aylarına girdiğimiz günlerde iyice acılı, korkunç ve bazen ironik bir hâl aldı. Birleşmiş Milletler’in sığınmacılarla ilgilenen kurumunun sözcüsü Carlotta Sami, mayıs ayında “Çok yakında müdahale etmezsek, Akdeniz bir kan denizi olacak” dedi. Akdeniz’in yıllardır bir kan denizi olduğunu ve sorunun zaten hükümet müdahalelerinden kaynaklandığını bir kenara bırakırsak, Sami Kuzey Afrika’dan Avrupa’ya geçmeye çalışan göçmen ve sığınmacıların bu yaz her zamankinden daha fazla ölümle karşı karşıya kalacaklarına dikkat çekiyordu. İki nedenle. Birincisi, Malta ve İtalya hükümetleri çeşitli Avrupalı STK’ların kurtarma gemilerini engelledi ve derme çatma teknelerle Akdeniz’i geçmeye çalışanların kötü hava ve deniz…

Read More

Rahmi Morgül Arap Baharı, sadece Ortadoğu’nun değil, başta Amerika olmak üzere dünyanın bütün egemen sınıflarına müthiş bir korku yaşattı. Bölgedeki bütün diktatörler, krallar, şeyhler ve çevrelerindeki asalaklar sürüsü can derdine düştü; zaten istikrarsız olan bölgenin kontrolünü elinde tutmaya çalışan Amerika dizginleri elinden kaçırma kaygısına kapıldı; Amerika’nın bölgedeki jandarması olan İsrail jandarmalık edemeyeceği bir gücün yükselmesi karşısında paniğe kapıldı. Hep birlikte, vahşice bir şiddet kullanarak, darbeler ve savaşlarla Arap devrimlerini bastırdılar, birer birer yenilgiye uğrattılar. Karşı devrimlerin acısını Suriye, Mısır ve Yemen halkları hâlâ yaşıyor, yenilginin faturasını hâlâ kanla ödüyorlar. Doğru, 2011’de başlayan ve ülkeden ülkeye yayılan Arap devrimleri 2013’te artık…

Read More

Volkan Akyıldırım Hugo Chavez’i 2002’de devirmek isteyen darbecileri, Caracas’ın gecekondularından çıkan yüz binlerce işçi ve yoksul yenmişti. On yedi yıl sonra başlatılan ABD destekli darbe girişimi, beş aydır devam ediyor. Darbeciler Maduro ve Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi (PSUV) hükümetini deviremeseler de pazarlık masasına oturttular. Maduro yönetimi ile sağcı muhalefet arasında Oslo’da müzakerelerin yapıldığı haberi, 10 muhalif milletvekilinin ‘vatana ihanet’ suçlamasıyla dokunulmazlıklarının kaldırılması üzerine duyuruldu. Taraflar Oslo görüşmelerinin müzakere olmadığını belirtse de, bu görüşmelerin yapılıyor olması Venezuela’da bir güç değişimi yaşandığını gösteriyor. Sağcı muhalefetin güçlenişi Son beş yılda yaşananlara kabaca bakıldığında bile bölünmüş bir toplum olan Venezuela’daki güç değişimi görülebiliyor: Aralık…

Read More

Ozan Tekin Venezuela’da sağcı muhalefetin lideri Juan Guaidó’nun kendini devlet başkanı ilan etmesiyle başlayan süreçte, solda meseleyi başta bir “demokrasi sorunu” olarak ele alma eğilimi baş göstermişti. Maduro hükümetinin ekonomideki başarısızlıklarının yanına Kurucu Meclis’i kapatma gibi hamlelerin eklenmesi, bu yöndeki argümanları popülerleştirdi. Ancak sonunda, meselenin ülke içi bir toplumsal mücadele olmaktan ziyade, ABD’nin Latin Amerika’daki tüm rejimleri istediği yönde biçimlendirme çabasının bir uzantısı olduğu görüşü hakim oldu. Böylesi bir hegemonyanın tesisine katkı bağlamında, emperyalist kapitalizmin başlıca süper gücünün bölgedeki geçmişini hatırlatmakta fayda var. Guatemala: “Komünizme karşı demokrasi” darbesi Yirminci yüzyılın başında Guatemala ekonomisi ABD’nin kontrolündeydi. Gıda/meyve tekeli United Fruit Company,…

Read More

Abdullah Öcalan’ın önce kardeşi, sonra avukatlarıyla görüşmesine izin verilmesi, yazdığı mektubun yayınlanması, açlık grevlerine son verilmesi, bazı çevrelerde umut doğururken, bazı çevrelerce basit bir seçim hilesi olarak yorumlandı. Bu adımların ne anlama gelebileceğini Altüst için Şenol Karakaş, Barış Vakfı’nın yöneticisi Hakan Tahmaz ile konuştu. Şenol Karakaş: Uzun bir aradan sonra önce kardeşinin, sonra avukatlarının Abdullah Öcalan ile görüşmesi nasıl bir sürecin ürünüdür ve devlet açısından nasıl değişikliklerin habercisidir? Hakan Tahmaz: Çözüm Süreci’nin tamamen bitirilmesiyle birlikte, devletin hemen hemen tüm toplumsal ve siyasal sorunlara güvenlik eksenli bir yaklaşımı söz konusu oldu, çözüm arayışlarının yerini güvenlik politikaları aldı. Bunu devletin bekasının bunu…

Read More

Orak ve çekiç siyasî ellere geçince işçinin ve rençberin katili olur (Türkiye’de Bolşeviklik yapanlar dünyanın her yerinde olduğu gibi muhakeme olunurken) Karagöz ̶ Ey fedakâr Türk amelesi, Türk işçisi ve Türk rençberi, senin rahatını bozup canına susayan insanlardan kaç. Sana ekmek getiren orakla çekiç siyasî ellere girince, nafakanı, rahatını ve hayatını mahvedecek bir alet olur. 1927 Komünist Tevkifatı, Türkiye komünizminin erken dönem isimlerinin hemen hemen tümünün dahil olduğu 56 kişiyi kapsamıştır. Günlük gazeteler haberi 20 Kasım’da vermiştir. Mizah dergisi Karagöz ise, 23 Kasım tarihinde arka kapağın yarısını kaplayan şekilde yukarıda gördüğünüz çizimi ve altındaki birkaç satırı yayınlamıştır. Jülide Ergüder’in hazırladığı…

Read More

Ahmet Eken Osmanlı Vampirleri – Söylenceler, Etkiler, Tepkiler Salim Fikret Kırgi İletişim Yayınları, 2018 Popüler kültür evreninde yaygın bir biçimde rastladığımız vampirlik, her ne kadar boş bir inanç olsa da, edebiyattan politikaya, folklordan sinemaya kadar yayılmış, farklı biçimler alarak yüzyıllar boyunca varlığını korumuş bir olgu. Kökeni konusunda kesin bir bilgimiz yok, ancak “tarihi Kazıklı Voyvoda figürü haricinde, Karadeniz’in Batı kıyılarında ve dağlık Karpatlar bölgelerinde devam eden halk inanışları” pek çok araştırmacıyı vampirlerin kökeninin Transilvanyalı olduğuna ikna etmiş. Vampir konusu iki yönlü ele alınmış, işlenmiş bir konu: Bir yanda çok sayıda film ve romana malzeme olmuşken, diğer yanda folklorik bir malzeme…

Read More