Facebook Twitter Instagram
    Trending
    • Ulusalcılar kimlerdir ve “Yetmez ama evet”çilere karşı nasıl mücadele ederler?
    • #HEPİMİZGÖÇMENİZ Twitter’da
    • Bizans’ın Son Günleri
    • Haçlıların Bizans’a Çektirdikleri
    • Sebastiao Salgado: “Gözler çok şey anlatır”
    • Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı
    • Käthe Kollwitz Kadınlar, anneler ve mücadele
    • Susamam
    Twitter Facebook
    Altüst Dergisi
    • Ana Sayfa
    • Satış Noktaları
      • İstanbul Satış Noktaları
      • Ankara Satış Noktaları
      • İzmir Satış Noktaları
      • Diğer İllerdeki Satış Noktaları
    • Abonelik
    • Yazı ve Danışma Kurulu
    • İletişim
    Altüst Dergisi
    Buradasınız:»Demokrasi mücadelesi»Aslına rücu eden AKP
    Demokrasi mücadelesi

    Aslına rücu eden AKP

    15 Mayıs 2014Updated:18 Kasım 20154 Mins Read
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Ozan Tekin

    Son birkaç yılda, daha belirgin olarak da anayasa referandumundan bu yana yürütülen siyasî tartışmalarda, AKP’nin otoriterleştiğine sık sık vurgu yapılıyor. Bu anlatıya göre, iktidarının erken dönemlerinde reformlara imza atan bu parti, son dönemde bunun tam tersi yönde adımlar atıyor, baskıcı uygulamaların dozunu arttırıyor.

    AKP başından beri kendisini “muhafazakâr demokrat” bir parti olarak tanımlıyor. Demokrat kavramının kullanımıyla özgürlüklere özel bir vurgu yapıldığı zannedilmesin; tüm dünyada sağcı partiler sıklıkla isimlerinde bu kelimeyi barındırıyor. Örneğin, ABD’deki Cumhuriyetçilerin, İngiltere’deki Muhafazakârların ve Almanya’daki Hıristiyan Demokratların da üye olduğu, 54 ülkeden sağcı ve muhafazakâr partileri bir araya getiren uluslararası organizasyonun ismi de Uluslararası Demokratlar Birliği.

    Bu derginin sayfalarında sık sık savunulduğu gibi, AKP şeriatçı veya faşist bir parti değil. Ekonomik anlamda liberal, sermaye sınıfının çıkarlarına odaklı bir büyümeyi savunan; toplumsal meselelerde muhafazakâr, kapitalizmin ahlak normlarını, “toplumun geleneklerini” aynen muhafaza etmeyi amaçlayan sağcı bir burjuva partisi. Bunu böyle kavrayınca, AKP’nin otoriter olmasında, baskıcı uygulamaları gündeme getirmesinde şaşırılacak bir durum yok.

    “Muhafazakâr değerler”

    Örneğin, Kürt halkının on yıllardır süren mücadelesi artık inkârı ve savaş politikalarını sürdürülemez hâle getirdiği için, AKP bir yandan Türk egemen sınıfının bu sorunu çözme isteği doğrultusunda barış sürecini ve Öcalan’la görüşmeleri başlatıyor ve bunu “kardeşlik” söylemiyle açıklıyor; bir yandan da “terör örgütü” edebiyatıyla binlerce Kürt aktivistin “KCK” operasyonları sonucu tutsak edilmesini onaylıyor. Bir yandan “milliyetçiliği ayaklar altına aldık” diyor, ama diğer yandan bunun yanına hemen “Kürt milliyetçiliği”ni de ekliyor. AKP sözcüleri zaman zaman Kürtlere yönelik ırkçı-ayrımcı sözler ediyor, devlet güçleri Kürt illerindeki gösterileri şiddet kullanarak bastırıyor, Roboski katliamında öldürülenlerin “terörist” olduğunu ima edip “predatörler gereğini yapmıştır” diyor.

    Toplumda muhafazakâr değerleri savunan hükümet, örneğin tüm dünyada sağın yaptığı gibi “yaşam hakkı” argümanına dayanarak kürtaj yasalarında kısıtlamalara gitmeyi planlıyor, kürtajın “cinayet” olduğunu söyleyerek kadının seçim hakkını yasaklamaya çalışıyor. Veya Batılı ülkelerden örnekler vererek içki satışını –en azından belli saatlerde– engellemeyi hedefliyor.

    Tayyip Erdoğan, bilindik anti-komünist jargona sığınarak, kendisine muhalefet edenleri “ateist, solcu, terörist” olarak tanımlıyor. Bugünlerde buna “paralel yapı” ve “vatan hainliği” de eklendi. Gösteri yapma hakkını “yakıp yıkmak” ile eş tutuyor, Gezi direnişçilerini “milletin huzurunu bozmak” ile suçluyor.

    Hükümete yönelik protesto gösterilerine polis saldırılarının oranı, geçtiğimiz bir yılda sekiz kişinin katledilmesine yol açacak kadar vahşi boyutlara ulaşmış durumda. Gezi direnişini tetikleyen en büyük nedenlerden biri de buydu. Taksim’deki eylem yasağı, 1 Mayıs’larda emekçilere uygulanan yoğun şiddet, şüphesiz otoriterleşmenin dayanaklarından biri.

    Aslına rücu etti

    Bütün bunları, neoliberal bir burjuva partisinin doğası gereği “normal” kabul edip karşısında mücadele etmemiz gerekir. Fakat bunu yaparken, otoriterleşmenin son dönemde arttığına dair yapılan vurguların bir anlamı var. AKP’nin önceki dönemde “daha az otoriter” olmasının sebebi neydi?

    Erdoğan ve arkadaşları, son derece devletçi, sağcı ve otoriter davranmaya eğilimli bir siyasî geleneği temsil ettikleri hâlde, iktidara geldikleri andan itibaren tuhaf bir durumla karşı karşıya kaldılar. Tuhaflık, Türkiye siyasetinin geleneksel özelliklerinden, askerî vesayet rejiminden kaynaklanıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri, AKP’yi “irtica” tehdidi olarak görüp 2002 yılından itibaren buna göre davrandı. Cumhuriyet mitingleri ve 27 Nisan e-muhtırası ile sonuçlanan sürecin öncesini, daha sonra Ergenekon ve diğer darbe davalarında ortaya çıkan belgeler ile artık netçe biliyoruz.

    Devletin bir asırlık gerçek sahipleri tarafından bir darbe yoluyla devrilmek istenen AKP’nin, buna karşı koyarken bir yandan da otoriter olması, farklı toplumsal kesimlere baskı uygulaması pek kolay olmazdı. Aksine, ordunun müdahalelerine karşı, kendi tabanından daha geniş kesimleri birleştirmesi gerekiyordu. Diğer yandan, 2000’lerin Türkiye’sinde, toplumun geniş kesimlerinin birçok alanda değişim istediği; Kürt sorunundan Ermeni meselesine, dindarlara yönelik “irticaya karşı mücadele” konseptinden toplumu boğan darbe girişimlerine, aynı yöntemlerle devam etmenin mümkün olmadığı açıktı. AKP’nin darbe tehdidiyle karşı karşıya kaldığında oylarını %34,5’ten %46,5’e çıkarması, Hrant Dink öldürüldüğünde yüz binlerce kişinin “Hepimiz Ermeniyiz” diyerek sokaklara dökülmesi, Kürt sorununda inkâr seçeneğinin ortadan kalkması, darbe karşıtı yürüyüşlerin onlarca şehirde on binlerce insanı harekete geçirebilmesi ve 12 Eylül anayasasının değiştirilmesine %58 oranında onay verilmesi, bunun en net göstergeleri.

    Bütün bu meselelerde atılan irili ufaklı adımlar, hükümetin uzun süre “demokrat” olarak algılanmasına sebep oldu. Otoriter uygulamaların yoğunluğu ise, AKP’nin TSK’nın tehdidini savuşturduğunu ve devletin hakimi olduğunu düşünmeye başlamasıyla hız hazandı.

    Oysa AKP ne eskiden “reformcu” idi, ne de şimdi “faşist”. Tüm burjuva partileri gibi pragmatik olduğu için, gerektiğinde reformcu davrandı, gerek kalmadığında aslına rücu etti.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Related Posts

    İklim İçin Küresel Bir Hareket

    İklim Krizine Giriş

    Toplumsal Çöküş ve İklim

    Comments are closed.

    Ara…
    İnternetten Satın Al!
    • N11
    • KitapYurdu
    • Idefix
    • D&R
    • GittiGidiyor
    • Pandora
    • Kabalcı
    • Sözcü Kitabevi
    • İlkNokta
    • Eganba
    • KitapCadde
    • PuntoKitap
    • Simurg
    • Nobel Kitap
    • Sol dergi ve gazete arşivi - SolYayin.com
    Eski Sayılar
    AltÜst Dergisi Eski Sayılar
    Etiketler
    Altüst altüst dergisi içerik altüst içindekiler Anayasa Arap devrimleri Araplar Ayrımcılık Azınlıklar Barış Cinsiyetçilik Demokrasi Devlet Devrimler Din Edebiyat Ekonomi Ekonomik kriz Emperyalizm Ergenekon Ermeni sorunu Ermeni Soykırımı Irkçılık Kadın hareketi Kapitalizm Kemalizm Kitap Kriz Kültür ve sanat Kürt hareketi Lenin Marksizm Meltem Oral Milliyetçilik Modernite Roni Margulies Savaş Sosyalizm tartışmaları Soykırım Suriye Devrimi Tarih Toplumsal sorunlar TÜRKİYE SİYASETİNDEN SAHNELER Özgürlük mücadelesi İktidar İslam
    © 2025 - Altüst
    • Künye
    • İletişim

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

    Tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en alakalı deneyimi sunmak için web sitemizde çerezler kullanıyoruz. "Kabul Et" seçeneğine tıklayarak, TÜM çerezlerin kullanımına izin vermiş olursunuz.
    AyarlarKABUL ET
    Manage consent

    Privacy Overview

    This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
    Necessary
    Always Enabled
    Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
    Non-necessary
    Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.
    SAVE & ACCEPT