Facebook Twitter Instagram
    Trending
    • Ulusalcılar kimlerdir ve “Yetmez ama evet”çilere karşı nasıl mücadele ederler?
    • #HEPİMİZGÖÇMENİZ Twitter’da
    • Bizans’ın Son Günleri
    • Haçlıların Bizans’a Çektirdikleri
    • Sebastiao Salgado: “Gözler çok şey anlatır”
    • Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı
    • Käthe Kollwitz Kadınlar, anneler ve mücadele
    • Susamam
    Twitter Facebook
    Altüst Dergisi
    • Ana Sayfa
    • Satış Noktaları
      • İstanbul Satış Noktaları
      • Ankara Satış Noktaları
      • İzmir Satış Noktaları
      • Diğer İllerdeki Satış Noktaları
    • Abonelik
    • Yazı ve Danışma Kurulu
    • İletişim
    Altüst Dergisi
    Buradasınız:»Güncel siyaset»Bir elmanın iki yarısı – Ömer Faruk Ka
    Güncel siyaset

    Bir elmanın iki yarısı – Ömer Faruk Ka

    17 Nisan 2015Updated:12 Mayıs 20154 Mins Read
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Bir elmanın iki yarısı

    Ömer Faruk Ka

    Doğum yılım 1986. Peşin hükümlüler için peşinen yazayım: ne bir cemaate ne de bir siyasî partiye mensubum. Bu yazıyı son iki yıldır yaşananlar; Gezi Parkı eylemlerindeki polis şiddeti, 17/25 Aralık yolsuzluk skandalı, medyaya yapılan baskılar ve sosyal medya yasakları nedeniyle tamamen “özgürlük” kaygısıyla yazıyorum.

    Ben ve benim gibi 80 darbesi sonrası doğanlar başka bir Türkiye’de büyüdü. Televizyonu tek kanallı izlemedik. Sokakta da oynadık, atari salonlarında da. Cüzdanda döviz taşımanın yasak, Nazım Hikmet kitabının sakıncalı olduğunu, yabancı sigaranın kaçak satıldığını duyduğumuzda güldük, garipsedik. Kitapların, sinema filmlerinin yakıldığı bir Türkiye’nin değil renkli reklamların, fotoğrafların, bir “geçiş dönemi”nin çocuklarıyız biz.

    Susurluk’ta, 28 Şubat’ta çocuktuk. Anlayamadık. Evlerimizin ışıklarını bir dakika açıp kapatmayı çocukça bir oyun sandık. Ben ve benden sonraki kuşak (bazı yazarlar şimdilerde “Y kuşağı” diyor), esasında soğuk savaşın sonunda doğanlar, özgürlüğüne 68 kuşağının romantik devrimcilerinden de, 78 kuşağının hızlı solcularından, sağcılarından da çok daha fazla düşkün. Çok hızlı yaşıyor, hazmetmeden okuyor, izliyor, çabuk unutuyor, her şeyi çarçabuk tüketiyor olsak bile… Ve belki yine bu yüzdendir kesin politik inançlarımız yok, kafamız fazlasıyla karışık. Zamanın ruhu böyle değil mi biraz da? Kimin kafası karışık değil ki?

    Dar kalıplar

    Evet, “Eski Türkiye”nin asker yeşili kalıpları dar geliyordu bize. Paşadan emir alan gazeteci, başbakan, bürokrat, işadamı istemedik. Bu nedenle 2007’de muhtıraya karşı hükümeti destekledik. Bu nedenle halkın yarısının oyunu almış bir partinin uyduruk bir davayla kapatılmasına karşı çıktık. Bu nedenle darbe planları ortalığa saçıldığında davayı kaygıyla, merakla ve sahiplenerek takip ettik. Bu nedenle 2010’da referandumda “yetmez ama evet” dedik. Ve yine, artık darbe anayasasından kurtulalım da sivil, demokratik bir anayasa yapılsın diye 2011’de AKP’ye oy verdik. Pişman mıyız? Hayır! Çünkü tutarlıydık, öyle gerekiyordu. O zamanlar muhtıraya, darbe teşebbüsüne, kapatma davasına sesini yükseltmeyenlerin bugün demokrasi ve özgürlük adına konuşması kime samimi geliyor?

    Peki, ne oldu da AKP 2002–2011 arasında izlediği ılımlı, demokrat ve özgürlükçü politikaları bıraktı ve “millî görüş” gömleğini askıdan indirdi? Orhan Pamuk ilk romanı Cevdet Bey ve Oğulları’nda İttihatçılar için şöyle yazar: “Onlar padişaha değil, Abdülhamit’e karşı!” Kemal Tahir de Yorgun Savaşçı romanında, İttihatçıları ve İtilafçıları bir elmanın iki yarısı olarak görür: “Bu milleti idare edenler birbirlerinin canına susamış iki ayrı parti gibi görünüyorlar ya, görünüşe hiç aldanmamalı… Bunların ikisi de bir elmanın yarısı…”
    Çok mu güç?

    Gezi ve sonrası olanlara baktığımızda, demokratların ve liberallerin bir zamanlar “değişimci, ilerici” diye selamladıkları AKP’nin de Ankara’nın devletçi, yasakçı, baskıcı, paranoyak ikliminde hastalandığını, ya da aslında onların da “padişahlığa” değil “padişaha” karşı olduğunu, tıpkı o çok eleştirdiği Kemalist zihniyet gibi “muhalefetsiz iktidar etmek” istediğini, özgürlüğün, demokrasinin, insan haklarının, hukukun üstünlüğünün oy veren seçmene oranla yalnızca bir avuç azınlık tarafından savunulduğunu görüyoruz.

    Bu ülke, toplumu batılılaştırmak ya da dindarlığı yaygınlaştırmak için insanların özgürlüklerinden feragat ettirilmesi gerektiğini düşünenlerle dolu. Bir parça daha ılımlı, anlayışlı tutum takınmak, özgürlükçü olabilmek çok mu güç?

    Türkiye Lale Devri’nden beridir hem batılı hem doğulu olmanın, olamamanın gerilimlerini, çelişkilerini, gururunu, ezikliğini yaşayan bir ülke. Batılılaşmacılar, laikler, Kemalistler Batı’daki şehirli, demokratik ve özgürlükçü sisteme hayran kalıp ülkemizin de öyle olmasını isterlerken halkın dönüşmemiş, “yobaz, gerici, köylü” kalmış kısmından duydukları rahatsızlıktan ötürü bir anda askerî darbeyi savunur pozisyona kayabiliyor mesela. İslamcılar da demokrasi ve özgürlük söyleminden istifade ederek siyasal meşruiyet sağlayıp devlet baskısını azalttıktan sonra ele geçirmeye çalıştıkları veya geçirdikleri sistemi muhalifleri için kullanmaktan çekinmiyor. Her iki taraf da birbirine karşı aynı kini, aynı anlayışsızlığı gösterebiliyor. Böyle bir siyasî kültür ortamında, özgürlük yasaklara, hoşgörü öfkeye, kuşku sabit fikre bırakıyor yerini.

    Hürriyetsiz asla

    Bugün biz, bize kaç çocuk yapacağımızı söyleyen, en ufak muhalif gösterileri bile polis copuyla, biber gazıyla dağıtan, gazeteler üzerinde baskı kuran, gazeteci kovduran, tutuklatan, iş adamını tehdit eden, sosyal medyayı yasaklayan, mütemadiyen öfkeli, mütemadiyen kibirli, demokrasi ve reform yolunu terk etmiş, baskı ve yasak yolunu seçmiş bir iktidardan da rahatsızız. İnsanların kafalarına ne takıp ne takmayacaklarına, hangi dilde müzik dinleyeceklerine, konuşacaklarına, hangi kitapları okuyacaklarına ve daha birçok kişi hak ve özgürlüklerine çağdaşlık, laiklik, dindarlık, eşitlik, ırkçılık adına müdahale eden baskıcı ve yasakçı devlet anlayışlarının tümüne kökten karşı olduğumuz gibi…

    Metro, yol, havaalanı yapıyor diye de özgürlüğümüzden ödün verecek değiliz. Çünkü Said-i Nursi’nin de dediği gibi, “ekmeksiz yaşarız, hürriyetsiz asla!”

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Related Posts

    İklim İçin Küresel Bir Hareket

    İklim Krizine Giriş

    Toplumsal Çöküş ve İklim

    1 Yorum

    1. Pingback: Sayı 15: İçindekiler | Altüst Dergisi

    Ara…
    İnternetten Satın Al!
    • N11
    • KitapYurdu
    • Idefix
    • D&R
    • GittiGidiyor
    • Pandora
    • Kabalcı
    • Sözcü Kitabevi
    • İlkNokta
    • Eganba
    • KitapCadde
    • PuntoKitap
    • Simurg
    • Nobel Kitap
    • Sol dergi ve gazete arşivi - SolYayin.com
    Eski Sayılar
    AltÜst Dergisi Eski Sayılar
    Etiketler
    Altüst altüst dergisi içerik altüst içindekiler Anayasa Arap devrimleri Araplar Ayrımcılık Azınlıklar Barış Cinsiyetçilik Demokrasi Devlet Devrimler Din Edebiyat Ekonomi Ekonomik kriz Emperyalizm Ergenekon Ermeni sorunu Ermeni Soykırımı Irkçılık Kadın hareketi Kapitalizm Kemalizm Kitap Kriz Kültür ve sanat Kürt hareketi Lenin Marksizm Meltem Oral Milliyetçilik Modernite Roni Margulies Savaş Sosyalizm tartışmaları Soykırım Suriye Devrimi Tarih Toplumsal sorunlar TÜRKİYE SİYASETİNDEN SAHNELER Özgürlük mücadelesi İktidar İslam
    © 2025 - Altüst
    • Künye
    • İletişim

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

    Tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en alakalı deneyimi sunmak için web sitemizde çerezler kullanıyoruz. "Kabul Et" seçeneğine tıklayarak, TÜM çerezlerin kullanımına izin vermiş olursunuz.
    AyarlarKABUL ET
    Manage consent

    Privacy Overview

    This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
    Necessary
    Always Enabled
    Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
    Non-necessary
    Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.
    SAVE & ACCEPT