Facebook Twitter Instagram
    Trending
    • Ulusalcılar kimlerdir ve “Yetmez ama evet”çilere karşı nasıl mücadele ederler?
    • #HEPİMİZGÖÇMENİZ Twitter’da
    • Bizans’ın Son Günleri
    • Haçlıların Bizans’a Çektirdikleri
    • Sebastiao Salgado: “Gözler çok şey anlatır”
    • Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı
    • Käthe Kollwitz Kadınlar, anneler ve mücadele
    • Susamam
    Twitter Facebook
    Altüst Dergisi
    • Ana Sayfa
    • Satış Noktaları
      • İstanbul Satış Noktaları
      • Ankara Satış Noktaları
      • İzmir Satış Noktaları
      • Diğer İllerdeki Satış Noktaları
    • Abonelik
    • Yazı ve Danışma Kurulu
    • İletişim
    Altüst Dergisi
    Buradasınız:»Demokrasi mücadelesi»Ne İşin Var Senin Gezi Parkı’nda?
    Demokrasi mücadelesi

    Ne İşin Var Senin Gezi Parkı’nda?

    03 Ocak 2014Updated:10 Eylül 20174 Mins Read
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Selen Gülün

    Gezi Parkı hakkındaki planlardan duyduğum rahatsızlık sebebiyle en başından beri Taksim Gezi Parkı Derneği’nin duyurularını takip ediyordum. Olaylar başlamadan önce, Beşiktaş İskelesi’nin satıldığını öğrendiğim için canım sıkkındı. Küçüklüğümden beri benim için sembolik olan yerlerin satılması ve anılarımızın, şehir yaşam kültürümüzün yok edilmesi üzerine kurulu politikalar sebebiyle hassastım. 27 Mayıs gecesi sakince evimde kitap okuyordum. Fakat bu sakinlik uzun sürmedi. Twitter bilgisayarımda açıktı, iş makineleri parka girdiği zaman yapılan çağrıları anında gördüm ve paylaşmaya başladım. O sırada duyduğum hisler aldatılmışlık, öfke, güvensizlik ve korku arasında gidip geliyordu. Kendimi Gezi’ye atabildiğim ilk andan, yani 28 Mayıs’tan itibaren, oradaydım. Koruma içgüdüsüydü o sırada yaşadığımız; binalar, iskeleler, ormanlar elden gidiyor, artık ağacımızı da alamayacaksınız gibi samimi bir şey. Sanki sarılırsak ağaçları sökemezler. Gerçekten o sırada, çok kısa bir an bile olsa, konu üç beş ağaçtı. Tüm kayıpların sembolü!

    Park içinde hayatta birarada bulunamayacağını düşündüğümüz örgütler, STK’lar ve taraftarların bir araya gelmesi direniş ruhunu güçlendirdi. Baskılara karşı birlikte mücadele etme isteği hepimizi heyecanlandırdı. Fakat bu kadar basit bir protesto hakkı karşısında yaşanılan baskıcı şiddet rahatsız edici boyutlara ulaşmaya başlamıştı ve ardından 31 Mayıs günü yaşanılanlar olayların kırılma noktası oldu. Yasal ve barışçıl yöntemlerle protesto etme hakkımızı kullandığımızda karşılaştığımız polis şiddeti içeren baskıcı tavır, olayların büyümesine yol açtı. Ağaçlar sembolik olmaktan çıktı, kayıplar gerçek oldu.

    Gezi Ütopyası
    Gezi Parkı’nın on beş günlük döneminde hepimiz için ütopya sayılabilecek bir dayanışma örneği sergilendi. Gezi Parkı’ndaki benzerine az rastlanır yaşam şekli, hayatımızda uzun zamandır eksikliğini hissettiğimiz özgür ifade ortamının sağlanması açısından çok değerliydi. Eşitlik ve adalet duygularını hatırladık, paylaşmayı yeniden hayatımızın merkezine aldık. Farklılıklara anlayış göstermek, diğerlerini dinlemek öncelikli konulardı. Parasız yiyecek içecek servisi, eğitim ve bilgilendirme servisleri, revir, bu oluşumun devamı için gösterilen dayanışma, beraberliği kitleselleştirdi; kısa süreliğine de olsa kültüre dönüştürdü.

    Benim için park yaşantısı, AKP hükümetinin benim gibi alternatif yaşam seçimi ile hayatını devam ettirmeye çalışan müzisyen, sanatçı, bir kısım akademisyene dayattığı tek tip biçim sebebiyle yalnızlaştığım yaşantımdan başka bir boyuta geçmek anlamına geldi. Düzenli olarak parkta bulundum ve platform için gönüllü çalıştım. Farklı görüşlerle ortak dil oluşturmaya çabaladım, değiştirmem gereken yönlerimi gördüm, bakış açım genişledi. Toplumsal kodlar sebebiyle oluşan korkularımdan sıyrıldım, yeniden birlikte davranmaya inancım oluştu. En büyük kazanımım benim gibi düşünen düşünmeyen insanlarla bir arada kavgasız, farklılıklara rağmen ortak bir alan oluşturabilmek oldu. Çevremde uzun zamandır Türkiye’nin doğusunda olanlara karşı duyarsız bir kitle vardı. Özellikle medyanın vurdumduymaz tavrı, bu kitleye belki olayların kendi düşündükleri gibi olmayabileceğini gösterdi. “Van’da göl kenarında oturmuş elinde puro, ne olacak bu Batıdakilerin hali” diyenlerin esprisi en çok güldüklerimizden biriydi. Şöyle bir tablo düşünün; Kürtler, Aleviler, Antikapitalist Müslümanlar, Öcalan posteri, Mimarlar Odası, Tabipler Odası, WWF… Hepsi İstanbul’un göbeğinde bir parkın içinde kardeşçe bir arada duruyor. Gerçek oldu.

    Bu Daha Başlangıç!

    Gezi’deki işgalin 15-16 Haziran’da dağıtılmasının ardından, kitlenin hem biraz dertleşmek hem de sorunlara çözüm bulmak amacıyla Gezi’de oluşan paylaşma alışkanlığını kendi yerleşimlerindeki parklara taşımak istemesiyle semt forumları oluşmaya başladı. İlk olarak Beşiktaş’ta Abbasağa parkında biraraya geldik. Başlarda daha çok olayların travmasını üzerinden atmak isteyenlerin buluşması gibi gözüken forumlar çabucak Gezi Parkı’nda oluşturulan kültürün devamı niteliğine büründü. Semt parklarının yeniden yaşanılan alanlar olmasına şahit olduk. Bazı forumlar her gece devam etti, temsilî meclislerini oluşturdu.

     

    Bu forumlardan Etiler Forum evime yakınlığı sebebiyle tercihimdi. Forumdan uzman kişilerin gelip bilgi alışverişinde bulunacağı “yaşayan kütüphane” fikri çıktı. Farklı yaşam tarzındaki insanlarla tanıştık, tartıştık. Kendi forum deneyimim, kimsenin fikir beyan etmekten çekinmediği kültürün devam edeceği yolunda. Forumların ortak karar alma yetisi ileride bir halk meclisi oluşturulabileceği konusunda umut veriyor.


    Daha önce muhalefet ruhu ile tanışmamış, AKP ile büyümüş bir gençlik, kendi özgürlükleri adına muhalif olmak zorunda kaldı. Burada Başbakan’ın “Türbanlı kızlarımız okullara alınmazken bu gençlik neredeydi? ” sorularını “O zaman biz daha kundaktaydık” gibi esprili bir dille cevaplayan bir kitleden söz ediyoruz. Sebebini anlayamadıkları yasakçı tavırlara tepki veren, pasif direnişe uygun gençlerimiz “git” denilse de meydanları terk etmeyeceğinden, yazımı artık klişe olmaya başlamış o harika sloganla bitirmek istiyorum: Gezi direnişinden sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu daha başlangıç!

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Related Posts

    İklim İçin Küresel Bir Hareket

    İklim Krizine Giriş

    Toplumsal Çöküş ve İklim

    Comments are closed.

    Ara…
    İnternetten Satın Al!
    • N11
    • KitapYurdu
    • Idefix
    • D&R
    • GittiGidiyor
    • Pandora
    • Kabalcı
    • Sözcü Kitabevi
    • İlkNokta
    • Eganba
    • KitapCadde
    • PuntoKitap
    • Simurg
    • Nobel Kitap
    • Sol dergi ve gazete arşivi - SolYayin.com
    Eski Sayılar
    AltÜst Dergisi Eski Sayılar
    Etiketler
    Altüst altüst dergisi içerik altüst içindekiler Anayasa Arap devrimleri Araplar Ayrımcılık Azınlıklar Barış Cinsiyetçilik Demokrasi Devlet Devrimler Din Edebiyat Ekonomi Ekonomik kriz Emperyalizm Ergenekon Ermeni sorunu Ermeni Soykırımı Irkçılık Kadın hareketi Kapitalizm Kemalizm Kitap Kriz Kültür ve sanat Kürt hareketi Lenin Marksizm Meltem Oral Milliyetçilik Modernite Roni Margulies Savaş Sosyalizm tartışmaları Soykırım Suriye Devrimi Tarih Toplumsal sorunlar TÜRKİYE SİYASETİNDEN SAHNELER Özgürlük mücadelesi İktidar İslam
    © 2023 - Altüst
    • Künye
    • İletişim

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

    Tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en alakalı deneyimi sunmak için web sitemizde çerezler kullanıyoruz. "Kabul Et" seçeneğine tıklayarak, TÜM çerezlerin kullanımına izin vermiş olursunuz.
    AyarlarKABUL ET
    Manage consent

    Privacy Overview

    This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
    Necessary
    Always Enabled
    Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
    Non-necessary
    Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.
    SAVE & ACCEPT