Facebook Twitter Instagram
    Trending
    • Ulusalcılar kimlerdir ve “Yetmez ama evet”çilere karşı nasıl mücadele ederler?
    • #HEPİMİZGÖÇMENİZ Twitter’da
    • Bizans’ın Son Günleri
    • Haçlıların Bizans’a Çektirdikleri
    • Sebastiao Salgado: “Gözler çok şey anlatır”
    • Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı
    • Käthe Kollwitz Kadınlar, anneler ve mücadele
    • Susamam
    Twitter Facebook
    Altüst Dergisi
    • Ana Sayfa
    • Satış Noktaları
      • İstanbul Satış Noktaları
      • Ankara Satış Noktaları
      • İzmir Satış Noktaları
      • Diğer İllerdeki Satış Noktaları
    • Abonelik
    • Yazı ve Danışma Kurulu
    • İletişim
    Altüst Dergisi
    Buradasınız:»Irkçılık ve Ayrımcılık»Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı
    Irkçılık ve Ayrımcılık

    Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı

    04 Nisan 2020Updated:07 Nisan 20205 Mins Read
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Jazz and Justice: Racism and the Political Economy of the Music (Caz ve Adalet: Irkçılık ve Müziğin Ekonomi Politiği) kitabının yazarı, tarihçi Gerald Horne’a göre 20. yüzyıl başlarındaki caz müzisyenlerinin “ortak kaderi”, ırkçı ve sarhoş “hayranlar”dan gelen şiddetli saldırılardan kaçmak, uyuşturucu satıcısı patronlardan gelen baskılara direnmek ve berbat kulüplerde saatlerce duman solumaktı. İnternette Truthout dergisiyle yapılan bu söyleşide Horne, cazın gelişiminde ırkçılığın rolünü; cazın yerel ve uluslararası algılanışı arasındaki uçurumu; yaratıcılık, doğaçlama ve teknik ustalığın sanatçılar açısından neden hayatta kalmanın araçları olduğunu anlatıyor.

    Anton Woronczuk: Yirminci yüzyılda ABD’de bir caz müzisyeni olmaktan daha tehlikeli bir meslek tahayyül edebiliyor musunuz?

    Gerald Horne: Kuşkusuz, 20. yüzyılın ilk yıllarında bir “caz” müzisyeni olmak sanat dünyasındaki muhtemelen en tehlikeli meslekti ve kömür madenciliğiyle birlikte tüm işler arasında en tehlikelilerindendi. Nemli ve küflü kulüplerde sigara dumanı solumak, alkolle ve birbirlerine benzeyen ilkesiz kulüp ve plak şirketi patronlarının kontrolündeki başka maddelerle sarmalanmış olmak, ırkçı “hayranlar” tarafından şiddetli saldırılara uğramak… Tüm bunlar ve daha kötüleri bu sanatçıların ortak kaderinin bir parçasıydı.

    Caz ve Adalet, cazın tarihine bakarken müzisyenleri işçi olarak algılıyor. Bu yaklaşım, bu sanat formunun üretimi ve bunu üretenlerin deneyimi açısından neyi ortaya çıkarıyor?

    Müzisyenleri sömürülen işçiler ve baskı altında taşeronlar olarak görmek bence, çoğunlukla her ikisi de materyalist analiz bataklığından dışlanan, genel olarak üretim tarzı ve üretici güçler ile bağlantısı koparılan, çok sübjektif biçimde “kendinde bir şey” olarak analiz edilen sanat formunun ve genel olarak sanatın daha iyi bir şekilde kavranışına katkıda bulunuyor. Belki bu sanatçılar tarafından üretilen ve dikkatsiz olanları kolaylıkla bu süreç hakkında “başka dünyalara ait” bir şey olduğunu düşünmeye cezbedecek meleğimsi ve ahenkli sesler dikkate alındığında bu sübjektivite anlaşılabilirdir. Bu hem doğru hem de yanlış.

    Bir açıdan, cazdaki yaratıcılık ve doğaçlama müzikal gelişimin araçları olarak görünüyor, ancak kitabınızın bakış açısından bu yenilikçi pratikler aynı zamanda siyah müzisyenlerin kendilerini beyaz üstünlüğüne karşı korumasının yöntemiydi. 

    Doğru. Örneğin 1940’larda yükselen ve Charlie “Bird” Parker, Dizzy Gillespie, Max Roach gibi müzisyenlerin parlak yaratıcılığı ile ilişkilendirilen be-bop’ı ele alalım. Kitapta anlattığım gibi, bu derin müzikal dönüşün motor gücü maddî güçlerdi. Birincisi, yarattıkları müzik sürekli taklit edildiği ve bu yüzden gelirleri azaldığı için, müzisyenler soluk taklitçilerinin taklit etmekte zorlanacağı bir müzikal form arıyordu. İkincisi, müziğin yüreği olan Manhattan’daki yerel yönetim ve politikacılar ırklar arası heteroseksüel dansa itiraz ediyordu ve bu nedenle müzik bir “dans” müziğinden “dinleme” müziğine dönüştü. Bence bir önceki on yılda piyanodaki belirli müzikal riffler, sanatçıların sahneye çıkmaya zorlandığı çete kontrollü kulüplerde hiç de seyrek rastlanan bir ses olmayan, silah atışlarındaki “rat-tat-tat” sesinden geliyordu.  

    Sovyetler Birliği ile olan jeopolitik rekabet ABD’deki siyah caz sanatçılarının deneyimini nasıl şekillendirdi?

    özellikle Afrika’da 1945 sonrasında ulusal kurtuluş hareketlerinin kabarmasıyla ABD emperyalizmi kendisini II. Dünya Savaşı’ndaki eski müttefiki Moskova ile çetin bir rekabet içinde buldu. Bu bakımdan Washington, bu sömürgesizleşen dünyada “kalpleri ve zihinleri” kazanmak için daha iyi rekabet edebilmek amacıyla, ırkçı Jim Crow Yasaları’nın[1] en aşırı ırkçı yönlerinden istemeye istemeye de olsa vazgeçmeyi akla yakın buldu. Bu, ABD otoritelerinin sözüm ona “demokrasinin” ABD versiyonunun özünde bulunan sözüm ona “özgürlüğü” temsil eden bir müzikle “caz” müzisyenlerini yurtdışında finanse etmelerine yol açtı. Bazı müzisyenlerin cüzdanları şişkinleşti, zaten “küresel” olan bir müzik daha da yaygınlaştı ve bazı Amerikalılar çoğu siyah olan bu müzisyenlerin, kamu okullarındaki ayrımcılığı kaldırmaya çalıştıklarında kızgın çeteler tarafından  saldırıya uğrayan okul çocukları değil de, Amerika’nın sembolleri olduğuna ikna olmaya başladı.

    Siyah müzisyenlerin çalışma koşulları Jim Crow Yasaları’nın kaldırılması sonrasında nasıl değişti?

    Jim Crow geriledikçe, müzisyenler daha da yükseldi. Vicdansız patronlarla berbat sözleşmeler yapmaktan kaçınabilme ve sanatsal becerileri arttıkça servetten pay isteme konusunda daha avantajlı hâle geldiler.

    Neden cazın uluslararası düzeyde algılanışı yerel düzeydeki algılanışından, özellikle ABD’deki beyaz dinleyicilerinkinden çok şekilde farklıydı?

    Bu soruyu cevaplamak ilk bakışta göründüğünden daha zor. Önceki çalışmamda, üzerinde konsensüs sağlanmış olan görüşün aksine, ABD’nin 1776’daki kuruluşunun özellikle Londra’da büyümekte olan kölelik karşıtı mantıktan paçayı kurtarmak için duyulan arzudan kaynaklandığını savundum. Bu yolla, kölecilik ve onun tamamlayıcısı olan histerikçe abartılmış “anti-zenci hassasiyeti” bağımsız cumhuriyet döneminde palazlandı ve İç Savaş’tan sonra bile ortadan pek kaldırılamadı. Kopengah’da Dexter Gordon, Viyana’da Art Farmer, Fas’ta Randy Weston, Nijerya’da Yusef Lateef, Paris’te Miles Davis, Tokyo’da Ron Carter; bu isimlerin hepsi anavatanlarında yüzleşmek zorunda kaldıklarıyla karşılaştırıldığında hep daha açık fikirli dinleyiciler ve ayrıca sanatlarına karşı daha fazla saygı buldular. ABD’nin karmaşık tarihi bu küresel trendlerin orada ortaya çıkmasını daha zor bir hâle getirdi.

    Kitabınızın girişinde cazı tanımlamanın zorluğundan ve müzisyenlerin de bu tanımlamayı yapmaya karşı direnişinden söz ediyorsunuz. Caz ve Adalet’i yazdıktan sonra bu tanımlamayı yapmaya çalışmak ister misiniz?

    Bazı müzisyenler tam da “caz” terimine itiraz ediyor, o yüzden kitapta sıklıkla bu terimi bir sürü alıntı işaretinin muhafızlığı eşliğinde kullanıyorum. Kelimenin etimolojisi büyük ihtimalle randevuevlerinin biçimsiz doğasından ve kötü şöhrete sahip başka bölgelerden ortaya çıkıyor ve bu kadar yüksek bir sanatın bu kadar itibarsız kökleri olmasına gücenenler var. Muhtemelen Mississippi Nehri havzasında (New Orleans, Memphis, St. Louis), 19. yüzyıl sonlarında doğmuş olan bu müziğin kendi tanımı için okurlara kitabımı ve dayandığım kaynakları işaret edeceğim.

    Çeviren Can Irmak Özinanır


    [1] Jim Crow Yasaları ABD’nin güney eyaletlerinde 1877-1964 arası uygulanmış olan ve ırk ayrımcılığını hukukî bir temelde tanımlayan kanunlardır. Yasalar siyahların otobüste beyazlarla aynı yere oturamaması, siyahlarla beyazların evlenememesi, aynı kiliselere, okullara, otellere, kulüplere, tiyatrolara, sinemalara gidememeleri gibi uygulamaları kapsıyordu. “Jim Crow” ismi, Thomas Rice isimli İngiliz bir komedyenin bir tiyatro oyununda siyahları aşağılamak için yarattığı bir karakterden geliyordu.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Related Posts

    #HEPİMİZGÖÇMENİZ Twitter’da

    Bizans’ın Son Günleri

    Haçlıların Bizans’a Çektirdikleri

    Comments are closed.

    Ara…
    İnternetten Satın Al!
    • N11
    • KitapYurdu
    • Idefix
    • D&R
    • GittiGidiyor
    • Pandora
    • Kabalcı
    • Sözcü Kitabevi
    • İlkNokta
    • Eganba
    • KitapCadde
    • PuntoKitap
    • Simurg
    • Nobel Kitap
    • Sol dergi ve gazete arşivi - SolYayin.com
    Eski Sayılar
    AltÜst Dergisi Eski Sayılar
    Etiketler
    Altüst altüst dergisi içerik altüst içindekiler Anayasa Arap devrimleri Araplar Ayrımcılık Azınlıklar Barış Cinsiyetçilik Demokrasi Devlet Devrimler Din Edebiyat Ekonomi Ekonomik kriz Emperyalizm Ergenekon Ermeni sorunu Ermeni Soykırımı Irkçılık Kadın hareketi Kapitalizm Kemalizm Kitap Kriz Kültür ve sanat Kürt hareketi Lenin Marksizm Meltem Oral Milliyetçilik Modernite Roni Margulies Savaş Sosyalizm tartışmaları Soykırım Suriye Devrimi Tarih Toplumsal sorunlar TÜRKİYE SİYASETİNDEN SAHNELER Özgürlük mücadelesi İktidar İslam
    © 2025 - Altüst
    • Künye
    • İletişim

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

    Tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en alakalı deneyimi sunmak için web sitemizde çerezler kullanıyoruz. "Kabul Et" seçeneğine tıklayarak, TÜM çerezlerin kullanımına izin vermiş olursunuz.
    AyarlarKABUL ET
    Manage consent

    Privacy Overview

    This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
    Necessary
    Always Enabled
    Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
    Non-necessary
    Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.
    SAVE & ACCEPT