Facebook Twitter Instagram
    Trending
    • Ulusalcılar kimlerdir ve “Yetmez ama evet”çilere karşı nasıl mücadele ederler?
    • #HEPİMİZGÖÇMENİZ Twitter’da
    • Bizans’ın Son Günleri
    • Haçlıların Bizans’a Çektirdikleri
    • Sebastiao Salgado: “Gözler çok şey anlatır”
    • Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı
    • Käthe Kollwitz Kadınlar, anneler ve mücadele
    • Susamam
    Twitter Facebook
    Altüst Dergisi
    • Ana Sayfa
    • Satış Noktaları
      • İstanbul Satış Noktaları
      • Ankara Satış Noktaları
      • İzmir Satış Noktaları
      • Diğer İllerdeki Satış Noktaları
    • Abonelik
    • Yazı ve Danışma Kurulu
    • İletişim
    Altüst Dergisi
    Buradasınız:»Irkçılık ve Ayrımcılık»Yüzleşerek Yaşatmak
    Irkçılık ve Ayrımcılık

    Yüzleşerek Yaşatmak

    27 Şubat 2019Updated:27 Şubat 20195 Mins Read
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Özden Dönmez

    Anne Frank House ile Türkiye’de bir sivil toplum kuruluşunun birlikte düzenlediği Hafıza Yürüyüşleri eğitimi çerçevesinde sekiz kişi Şubat 2018’de Berlin’deydik. Toplam dört gün süren eğitimin bir kısmı teorik olarak yapıldı, bir kısmı da sahada, sokakta gerçekleştirdiğimiz söyleşilerden ve çekimlerden oluşuyordu.

    Teorik olarak yapılan eğitim bile Türkiye için çok düşündürücüydü. “Anıt nedir?” sorusuna ya da anıtın kimler tarafından yapıldığı konusunda Türkiye’de cevap seçeneklerimiz çok fazla yok. Burada anıt savaştaki galibiyetler ya da komutanlar, “Anıtı kim yaptı?” sorusunun tek cevabı da “Devlet.” Bir yandan eğitim alrken bir yandan da neden onlarca acının yaşandığı bu topraklarda bir tane bile mağdur için anıt yok diye düşünmeden edemedim.

    Gittiğimiz çalışma esas olarak demokrasi ve insan hakları konusunda olsa da özel olarak anti-semitizm ve Nazi döneminde yaşananlar olduğu için, saha çalışması yapmak istediğimiz yerler bu konularla ilgili oldu. Bir ekibimiz Avrupa’nın dört bir yanında bulunan “Tökezleme taşları” (“Stolpersteine”) üzerine, diğeri de Bayerisches Viertel, Berlin-Schöneberg’de “Hatırlama tabelaları” üzerine çalıştı.

    “Yetimhane”

    Tökezleme taşları için saha çalışmasına başlamadan önce Paul de Haan’ın rehberliğinde, İkinci Dünya Savaşı’ndan önce 160 bin Yahudi’nin yaşadığı Berlin’de bir Yahudi mahallesini gezdik. Mahalle onlarca kez bombalanmıştı, ancak olduğu gibi yerinde duruyordu. Bana ilginç gelen, daha doğrusu pek de alışık olmadığımız pek çok bilgi ile karşılaştım. Bir yetimhanenin önünde durduk. Rehberimiz binanın son derece eski ve metruk bir halde olduğunu ve kimsenin ne yıkmak ne de yenilemek için dokunmadığını anlattı. Yetimhanedeki çocuklar, hemşireler ve bakıcıların toplama kampına götürüldüğünü söyledi. Adeta bir anıt, bir utanç belgesi olarak Berlin’in orta yerinde bırakılmıştı. Aynı mahallede parkın içinde alınıp götürülmeyi temsil eden bir masa ve devrilmiş bir sandalye heykeli ve ayrıca mahallede toplama kampına götürülmeden önce Yahudilerin bulunduğu bir binanın olduğu yer park olarak bırakılmış ve üzerine yine bir anıt yapılmıştı. Götürülmeden önce insanları topladıkları yerde bir başka anıt vardı.

    9 Kasım 1938 gecesi Yahudilere karşı başlayan şiddet hareketi, Kasım Pogromu’nun gerçekleştiği yerlerden biri olan Sinagog’un da bulunduğu mahalle… Bir başka dikkatimi çeken “anıt”: Bombardımanla yıkılmış bir binanın yerine bir başka bina kondurmak yerine yandaki binaya “Bu gördüğünüz yerde şu şu aile oturuyordu” yazılmış. Bütün yaşanan acıların izlerini ve yüzleşmeyi sadece o mahalleyi dolaşarak bile görmek mümkün.

    Mahallede dolaşırken onlarca tökezleme taşına rastlamak mümkündü. Biz o günkü konumuz olan tökezleme taşlarıyla ilgili çalışmaya başladık. Tökezleme taşları her bir binanın önünde Naziler tarafından alınıp götürülmüş ve toplama kampında öldürülmüş her bir Yahudi’nin anısına yapılmış 10×10 cm büyüklüğünde pirinçten yapılma taşlar. Bu taşların üzerinde o binada oturan kişinin adı, doğum tarihi, alındığı tarih ve hangi ölüm kampında öldürüldüğü yazıyor. Bir binanın önünde üç taş vardı, üç kişilik bir aile alınıp götürülmüş…

    Tökezleme taşları

    Berlin sokaklarında 7 bin ve tüm Avrupa’da toplam 60 bin civarında tökezleme taşı yer alıyor. Söz konusu taşların üretimi ve kaldırımlara yerleştirilmesi çalışmaları ise aralıksız sürüyor. Bütün Almanya’da ve hatta Nazilerin işgal ettiği bütün ülkelerde, her yerde tökezleme taşları ile gündelik hayatın içine sızan bir yüzleşmeyi görüyoruz. Tökezleme taşları Almanya’nın birçok kentinde olduğu gibi Macaristan’da, Avusturya’da, Çek Cumhuriyeti’nde, Belçika’da, Hollanda’da da var. Aynı gün tökezleme taşlarının el emeğiyle üretildiği atölyeyi ziyaret etme şansına sahip olduk. Sanatçı Gunter Demnig’in fikri ile başlayan bu proje, kapsadığı alan dikkate alındığında, Soykırım konusunda “dünyadaki en büyük anıt” olarak anılıyor. Bu anıt hem çok küçük hem de yerde duruyor diye düşünenlere, bize eşlik eden Paul de Haan’ın sözlerini iletmek isterim: “Yerdeki küçük parlak taşı görüyorsunuz, yanına gidip okumak için eğiliyorsunuz, fotoğrafını çekerken diz çöküyorsunuz”.

    Ekibimizin diğer kısmı ise “Hatırlama Yerleri”ndeydi. Hatırlama yerleri Bayerisches Viertel, Berlin-Schöneberg’da. 1933’ten savaşın bitimine kadar sürede Nazi Almanya’sında çıkmış olan ırkçı, ayrımcı yasaları adım adım hatırlatan anıt tabelaların olduğu yer. Sokak lambalarına asılmış 80 adet tabelada bu utanç yasaları yer alıyor. Renata Stih ve Frieder Schnock isimlerinde iki sanatçı tarafından 1993 yılında gerçekleştirilmiş.

    Bu tabelaların, tökezleme taşlarının günlük hayatın bir parçası olarak karşımıza çıkması, bir sivil inisiyatif sayesinde hayata geçmesi, gelecek kuşaklara yaşanan utancın aktarılabilmesi, bir daha asla demenin bir yolu.

    Yaşanan acıların dinmesi imkânsız

    Berlin’in çok yakınında bulunan bir toplama kampına, Sachsenhausen’e gittik. Bu kamp, Auschwitz, Bergen-Belsen gibi büyük ölüm kamplarından değildi. Ama bütün Almanya’ya yayılan yüzleşmenin neden bu kadar gerekli olduğunu bir kez daha anlamamızı sağladı. Hemen hepsi yıkılmış onlarca baraka… Bir barakayı yeniden yapmışlar, korkarak içeri girdiğiniz “revir” denilen yer duruyor, yaşanan acıları tüyleriniz ürpererek hissediyorsunuz. Sachsenhausen toplama kampı ilk başta siyasî tutukluların gönderildiği, eşcinsellerin ve komünistlerin getirildiği bir toplama kampı. Kasım Pogromu’ndan ve savaşın başlamasından sonra Yahudilerin de getirildiği bir kamp oldu. Ayrıca 1936-1945 yılları arasında Yehova şahitlerinin, Roman ve Sintilerin ve daha sonrasında Sovyet sivillerinin, akıl hastalarının, fiziksel engelli olanların da getirildiği ve imha edildiği bir toplama kampı. Kasım 1939’da Prag’daki Nazi karşıtı gösterilerden sonra 1200 Çek üniversite öğrencisi de bu kampa getirilmiş.

    Bütün bunları görünce, Musa Dağ’da 40 Gün kitabı, Kaç Kişisiniz Boğos Efendi kitabında anlatılan Adana garı geldi aklıma. Üzerinden yüz yıl geçmesine rağmen dinmeyen acılar var bu topraklarda. Yüz binlerce insanın sayılardan değil, hikâyelerden, aşktan, direnişten oluştuğunu görmenin bir yolu en azından anılarını yaşatmak. Özür dilemenin, daha da önemlisi bu acıların tekrarlanmasını engellemenin bir yolu da belki hiç gitmeyeceğiniz bir yerde, belki de evinizin sokağının başında anılarına ilişkin bir not, bir sembol, bir anıt bırakmak.

    Musa Dağ, Kayseri, Malatya, İzmit ve hatta Tekirdağ’da ve onlarca yerde yüzleşmeye, yaşanan acıların utancını paylaşmaya bir adım daha yaklaşmak için yapacak çok işimiz var.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Related Posts

    #HEPİMİZGÖÇMENİZ Twitter’da

    Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı

    Anlatılan Senin Hikâyendir!

    Comments are closed.

    Ara…
    İnternetten Satın Al!
    • N11
    • KitapYurdu
    • Idefix
    • D&R
    • GittiGidiyor
    • Pandora
    • Kabalcı
    • Sözcü Kitabevi
    • İlkNokta
    • Eganba
    • KitapCadde
    • PuntoKitap
    • Simurg
    • Nobel Kitap
    • Sol dergi ve gazete arşivi - SolYayin.com
    Eski Sayılar
    AltÜst Dergisi Eski Sayılar
    Etiketler
    Altüst altüst dergisi içerik altüst içindekiler Anayasa Arap devrimleri Araplar Ayrımcılık Azınlıklar Barış Cinsiyetçilik Demokrasi Devlet Devrimler Din Edebiyat Ekonomi Ekonomik kriz Emperyalizm Ergenekon Ermeni sorunu Ermeni Soykırımı Irkçılık Kadın hareketi Kapitalizm Kemalizm Kitap Kriz Kültür ve sanat Kürt hareketi Lenin Marksizm Meltem Oral Milliyetçilik Modernite Roni Margulies Savaş Sosyalizm tartışmaları Soykırım Suriye Devrimi Tarih Toplumsal sorunlar TÜRKİYE SİYASETİNDEN SAHNELER Özgürlük mücadelesi İktidar İslam
    © 2025 - Altüst
    • Künye
    • İletişim

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

    Tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en alakalı deneyimi sunmak için web sitemizde çerezler kullanıyoruz. "Kabul Et" seçeneğine tıklayarak, TÜM çerezlerin kullanımına izin vermiş olursunuz.
    AyarlarKABUL ET
    Manage consent

    Privacy Overview

    This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
    Necessary
    Always Enabled
    Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
    Non-necessary
    Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.
    SAVE & ACCEPT