Facebook Twitter Instagram
    Trending
    • Ulusalcılar kimlerdir ve “Yetmez ama evet”çilere karşı nasıl mücadele ederler?
    • #HEPİMİZGÖÇMENİZ Twitter’da
    • Bizans’ın Son Günleri
    • Haçlıların Bizans’a Çektirdikleri
    • Sebastiao Salgado: “Gözler çok şey anlatır”
    • Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı
    • Käthe Kollwitz Kadınlar, anneler ve mücadele
    • Susamam
    Twitter Facebook
    Altüst Dergisi
    • Ana Sayfa
    • Satış Noktaları
      • İstanbul Satış Noktaları
      • Ankara Satış Noktaları
      • İzmir Satış Noktaları
      • Diğer İllerdeki Satış Noktaları
    • Abonelik
    • Yazı ve Danışma Kurulu
    • İletişim
    Altüst Dergisi
    Buradasınız:»Irkçılık ve Ayrımcılık»Yılanların Öcü
    Irkçılık ve Ayrımcılık

    Yılanların Öcü

    27 Şubat 2019Updated:27 Şubat 20193 Mins Read
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Kadir Dağhan

    Bir avluda, sokakta, mahallede kuşlar, güvercinler katledilirse dört yanı keneler, kırkayaklar, çıyanlar sarar.

    Bir bahçede çiçekler koparılır, ağaçlar kesilirse bahçe zehirli otlarla dolar.

    Tavuk gribi bahanesiyle tam bir vahşet gösterisine çevrilerek ne kadar tavuk varsa katledildiğinde, kenelerin sebep olduğu felaketler hafızalarda tazedir.

    Bir tarlada toprak dostu yılanlar öldürülürse tarlayı fareler istila eder.

    Her alanda olduğu gibi önyargılar yüzünden yılanların öldürülmeleri sonucu tarlaların fareler tarafından nasıl istila edildiğini ve nasıl zararlara neden olduklarını yaşayanlar iyi bilir.

    Sanıyorum 2011 yılıydı, Ödemiş’in Yılanlı köyünde bilinçsiz ve bilgisizce kullanılan tarım ilaçları yüzünden tüm yılanların ölmesi üzerine tarlaları fareler basmıştı. Çaresiz kalan köylüler çevre köylerden yılan aramaya başlamışlardı.

    Ancak ne yaptılarsa o yıl farelerin neden olduğu zararın önüne geçememişlerdi.

    Adı Yılanlı olan bir köyde yılanların katledilmesi de bir başka ironiydi.

    “İstemezük” sesleri

    Denge böyle bir şeydir. İster doğa ister toplum, fark etmiyor. Dengelerle oynandığında bedeli ağır oluyor.

    Nasıl ki doğa, üzerinde yaşayan canlılarıyla, bitki örtüsü ve iklimiyle her şeyin birbirine bağlı olduğu bir denge içindeyse, farklı kimlik ve kültürlerle bir arada yaşayan toplumlarda da böyledir. Bir kimlik, bir kültür bile öldürülürse, ölürse, o toplum çürümekten kurtulamaz.

    Bu coğrafyada sürekli olarak dengelere müdahale edildi.

    Son zamanlarda yine “İstemezük” sesleri kapladı her yanımızı. Hiç eksik olmadılar bu topraklarda. Hep varlardı.

    Bir gün Suriyelileri, başka bir gün Afganlıları hedef gösterdikleri gibi. Daha önceleri de Kürtleri, Ermenileri, Rumları, Alevileri istemiyorlardı. Suriyelileri, Afganlıları istemediklerini haykırıyorlar son olarak.

    Ne işleri varmış bunların ülkemizde? Her tarafı işgal etmişler, defolup gitsinlermiş.

    Türkiye’den gidenlerin başka ülkelerde ne işleri varsa buraya gelenlerin de o işi var polemiğine girmeyeceğim. Biliyorum ki yararı olmayacak.

    Ama şunu sormaya hakkım var.

    Neden ülkemizin nüfusu kadar insanımız başka ülkelere gitti?

    Oralarda her türlü zorluklarla hayata tutunmaya çalışan bu insanlar keyfinden mi gitti?

    Bu coğrafyada zaman ve mekân tanımaksızın Kürt her gün linç edildi, yok sayıldı. Ermeni, Süryani, Rum ve daha birçok kadim halk en ağır hakaretlerle köklerinden koparıldı. Aleviler sürekli aşağılandı. Bu yüzden bu coğrafyanın dengesini, güzelliğini oluşturan insanların kalanları da fazla dayanamadı. Gitmek zorunda kaldılar. Gittiler.

    Yüreklerini, anılarını, mülklerini ve geride büyük hüzünler bırakarak gittiler. Kimseye yük olmasın diye acılarını yanlarında götürdüler.

    Hatırlıyorum. Çocukluğumda esnaf bir yere giderken komşusuna ayıp olur diye iş yerini kilitlemezdi. Komşusuna emanet ederdi. Şimdi ise bırakalım emanet etmeyi, kapısına içeriden, dışardan kat kat kilitler takıyorlar. Sevgi, saygı bitirilince güven de kalmıyor hâliyle.

    Zenginliklerinin değerini bilemeyen bu toprakların üstündekiler aldığı nefesten bile şüphelenir, korkar hale geldi, getirildi.

    Gidenlerin yerinde istemezük diyenler var.

    İnsanî refleksler

    Zamanında ses çıkarılabilseydi, bu günler yaşanmayacaktı.

    İnsanların kimlik ve kültürleriyle, inanç ve inançsızlıklarıyla kendileri olabilmesi, istediği gibi yaşaması doğuştan gelen en doğal hakkı ve özgürlüğüdür.
    Ancak çocukların, kadınların, her yaştan insanın çok kolayca doğal hak ve özgürlüklerinden yoksun bırakıldığını gördük, görüyoruz. Yaşadık, yaşattılar, biliyoruz. Sıradan bir talebin bile en acımasız yöntemlerle nasıl bastırıldığına her gün tanık olduk ve oluyoruz.

    Yasaların keyfî ve kişiye göre kullanıldığı bir iklimde başka türlüsü de olamaz zaten.

    Ne var ki doğaya da, yaşama da, yasalara da aykırı olan bu keyfîlik karşısında insanî refleksler de doğal olarak tepki veriyor. Daha insanca, daha adil, daha özgür yaşamak için baskı ve şiddetin tonu ne olursa olsun inadına direniyor, inadına haykırıyor, bedel ödemeyi göze alıyor insanî refleksler.

    Ve bu refleksler durup dururken ortaya çıkmıyor. Temel hak ve özgürlükler tırpanlanarak yok edildikçe, var olma refleksleri de aynı şiddetle kendisini gösteriyor.

    Yok edenler mi, yoksa var etmek isteyenler mi kazanacak, bilemiyorum.

    Ama biliyorum, var edenlerin kazanması gerekir.

    Aksi taktirde sırf adı “Kürtler” diye bir caminin ismine bile tahammül edemeyip “Türkler “ diye değiştiren bir zihniyetin kazanması felaketler zincirinin uzamasından başka bir şeye yaramayacaktır. Bu güne kadar yaramadığı gibi.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Related Posts

    #HEPİMİZGÖÇMENİZ Twitter’da

    Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı

    Anlatılan Senin Hikâyendir!

    Comments are closed.

    Ara…
    İnternetten Satın Al!
    • N11
    • KitapYurdu
    • Idefix
    • D&R
    • GittiGidiyor
    • Pandora
    • Kabalcı
    • Sözcü Kitabevi
    • İlkNokta
    • Eganba
    • KitapCadde
    • PuntoKitap
    • Simurg
    • Nobel Kitap
    • Sol dergi ve gazete arşivi - SolYayin.com
    Eski Sayılar
    AltÜst Dergisi Eski Sayılar
    Etiketler
    Altüst altüst dergisi içerik altüst içindekiler Anayasa Arap devrimleri Araplar Ayrımcılık Azınlıklar Barış Cinsiyetçilik Demokrasi Devlet Devrimler Din Edebiyat Ekonomi Ekonomik kriz Emperyalizm Ergenekon Ermeni sorunu Ermeni Soykırımı Irkçılık Kadın hareketi Kapitalizm Kemalizm Kitap Kriz Kültür ve sanat Kürt hareketi Lenin Marksizm Meltem Oral Milliyetçilik Modernite Roni Margulies Savaş Sosyalizm tartışmaları Soykırım Suriye Devrimi Tarih Toplumsal sorunlar TÜRKİYE SİYASETİNDEN SAHNELER Özgürlük mücadelesi İktidar İslam
    © 2025 - Altüst
    • Künye
    • İletişim

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

    Tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en alakalı deneyimi sunmak için web sitemizde çerezler kullanıyoruz. "Kabul Et" seçeneğine tıklayarak, TÜM çerezlerin kullanımına izin vermiş olursunuz.
    AyarlarKABUL ET
    Manage consent

    Privacy Overview

    This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
    Necessary
    Always Enabled
    Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
    Non-necessary
    Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.
    SAVE & ACCEPT