Facebook Twitter Instagram
    Trending
    • Ulusalcılar kimlerdir ve “Yetmez ama evet”çilere karşı nasıl mücadele ederler?
    • #HEPİMİZGÖÇMENİZ Twitter’da
    • Bizans’ın Son Günleri
    • Haçlıların Bizans’a Çektirdikleri
    • Sebastiao Salgado: “Gözler çok şey anlatır”
    • Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı
    • Käthe Kollwitz Kadınlar, anneler ve mücadele
    • Susamam
    Twitter Facebook
    Altüst Dergisi
    • Ana Sayfa
    • Satış Noktaları
      • İstanbul Satış Noktaları
      • Ankara Satış Noktaları
      • İzmir Satış Noktaları
      • Diğer İllerdeki Satış Noktaları
    • Abonelik
    • Yazı ve Danışma Kurulu
    • İletişim
    Altüst Dergisi
    Buradasınız:»Azınlıklar sorunu»Bir zamanlar Rumlar vardı
    Azınlıklar sorunu

    Bir zamanlar Rumlar vardı

    15 Mayıs 2014Updated:18 Kasım 20153 Mins Read
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Bir zamanlar Rumlar vardı

    Cengiz Aktar

    Yayıncı Osman Köker’in sonsuz enerjisiyle ürettiği sergiler dizisinin çok anlamlı bir adı vardır: “Bir zamanlar Ermeniler vardı”. Yayınevinin adı da hep o bir zamanları söyler. Nitekim bir zamanlar Ermeniler vardı, Rumlar vardı, Süryanîler, Keldanîler, Nasturîler vardı. Bugün de Kürtler var, uluslaşma süreçlerinin silindir etkisinden kurtulabilmiş daha pek çok farklılık var. Dünü tanıyarak bugünün, bugünü konuşarak dünün farkına varıyoruz artık. Zira etrafımızı görmezden gelmekten kendimizi dahi göremez olmuştuk.

    Türkiye’de farklı olanı konu alan, ezberi bozan, resmîyeti sorgulayan akademik ve sanatsal çalışmalar çoğalıyor. Ama sanılmasın ki bu konularda malzeme gani. Malzeme, bilgi pek ender; olduğu vakit de tahribat ve tahrifata uğramış durumda. O yüzden çalışmalar her defasında arkeolojik kazıyı andırıyor: Gizli, gömülü olan ebrulî zenginliğin, bir arkeolojik bulguya yapılan nazik muameleyle çıkarılması…

    Arkeolojiyle devam edelim. “Türk ulusu”, Osmanlı’nın son dönemi ve Cumhuriyet’in kuruluş aşamasının muazzam sorunlarıyla malûl bir tahayyül üzerine bina edildi. Ana hedef devleti kurtarmaktı ve bunu bir ulus yaratarak gerçekleştirmekti. Bu amaçla bulunan iptidaî formül şuydu: Bir yanda Müslümanlık temelinde var edilen ancak bu kimliğinden yasaklı bir ulus, diğer yanda türdeşleştirme gereğince sürülen, yok edilen ve yok sayılan Sünnî İslâm dışında kalan farklı kimlikler. Osmanlı bakiyesi topraklar, her uluslaşma sürecinde yaşanan trajedilerin beterine tanık oldular. Ama ortaya çıkan ulus, sorunlu ve hafızasız olduğu ölçüde zayıftı. Bugün bu betondan ulusun yerini yavaşça, silmeye çabalayıp da başarılı olamadığı çeşitliliğe bırakmakta olduğunu izliyor ve yaşıyoruz.

    Ebru-toplum

    Beton-ulusun yapaylığı ve vicdansızlığı, geçen zaman içerisinde ebrunun yeraltındaki mukavemetine temel oluşturdu ve bugünkü sivilleşmeye olanak tanıdı. Nitekim Türkiye’de toplum, İttihat Terakki döneminden itibaren meşruiyetini kaybeden, itilip kakılan, sadece dinî değil tüm farklı cemaatlerden oluşan ebrunun üzerine bina ediliyor. Sivilleşme, meşruiyetini yeniden kazanmakta olan “ebru” vasıtasıyla yani tüm cemaatlerin ivmesiyle somutlaşıyor.

    Cemaatlerin önündeki şantiye devasa ve çetin, zira beton-ulus miadını çoktan doldursa da mozaik-ulusun çekiciliği, içerdiği bütün dışlamalara rağmen şuurlarda. Diğer deyişle, kırılan betondan irili ufaklı mozaik yaratmanın, yani yeni milliyetçiliklerin cazibesi yaygın.

    Bu tuzaktan kurtulmanın yolu beton-ulusun kuruluşuna önayak olan Büyük Felâket’i, onun anadamarı olan Ermeni Soykırımı’nı, Türkiye ile Yunanistan arasında cereyan eden Müslüman-Ortodoks mübadelesini, bunun öncesi ve sonrasında yaşanan etnik temizliği, Kafkasya ve Balkanlardan gelen Müslüman mültecilerin yaşadıklarını ve benzeri sayısız trajediyi öğrenmekten, Türk ve Sünnî Müslüman olmayanları varsaymaktan, İslâmî aidiyet kimliğini kabulden geçiyor. Misal: Kürt milliyetçiliğinin antidotu Ermeni ve Süryanîlerin başına Kürtlerce getirileni de bilmekten geçmiyor mu?

    Farklılıkları ve tarihi hatırlamak, yaraların kaşınması ve etnik-dışlayıcı-benmerkezci milliyetçi veya cemaatçi taleplerinin hortlaması anlamına gelmemeli. Amaç betonu kırarak mozaikler yaratmak olmamalı. Tarihin yeniden okunması, belleklerin karşılıklı açılmaları, farklı dinsel ve etnik unsurların birbirlerine reva gördükleri eziyetlerin idrakı anlamına gelmeli. Diğer bir deyişle diğerkâmlık!

    İşte Rum unsurunun kadim toprağından tamamen kazınmasının son kilometresi olan 1964 Rum Tehciri ya da Rumcasıyla ‘Apelasis’ yani ‘Kovulma’, arkeolojinin, geri gelen hafızanın temel unsurlarından biri. 1964’ün idrakı ise başlamış bulunan toplumsal şifanın ve toplumsal ergenliğin temel taşlarından biri.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Related Posts

    #HEPİMİZGÖÇMENİZ Twitter’da

    Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı

    Anlatılan Senin Hikâyendir!

    Comments are closed.

    Ara…
    İnternetten Satın Al!
    • N11
    • KitapYurdu
    • Idefix
    • D&R
    • GittiGidiyor
    • Pandora
    • Kabalcı
    • Sözcü Kitabevi
    • İlkNokta
    • Eganba
    • KitapCadde
    • PuntoKitap
    • Simurg
    • Nobel Kitap
    • Sol dergi ve gazete arşivi - SolYayin.com
    Eski Sayılar
    AltÜst Dergisi Eski Sayılar
    Etiketler
    Altüst altüst dergisi içerik altüst içindekiler Anayasa Arap devrimleri Araplar Ayrımcılık Azınlıklar Barış Cinsiyetçilik Demokrasi Devlet Devrimler Din Edebiyat Ekonomi Ekonomik kriz Emperyalizm Ergenekon Ermeni sorunu Ermeni Soykırımı Irkçılık Kadın hareketi Kapitalizm Kemalizm Kitap Kriz Kültür ve sanat Kürt hareketi Lenin Marksizm Meltem Oral Milliyetçilik Modernite Roni Margulies Savaş Sosyalizm tartışmaları Soykırım Suriye Devrimi Tarih Toplumsal sorunlar TÜRKİYE SİYASETİNDEN SAHNELER Özgürlük mücadelesi İktidar İslam
    © 2023 - Altüst
    • Künye
    • İletişim

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

    Tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en alakalı deneyimi sunmak için web sitemizde çerezler kullanıyoruz. "Kabul Et" seçeneğine tıklayarak, TÜM çerezlerin kullanımına izin vermiş olursunuz.
    AyarlarKABUL ET
    Manage consent

    Privacy Overview

    This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
    Necessary
    Always Enabled
    Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
    Non-necessary
    Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.
    SAVE & ACCEPT