Facebook Twitter Instagram
    Trending
    • Ulusalcılar kimlerdir ve “Yetmez ama evet”çilere karşı nasıl mücadele ederler?
    • #HEPİMİZGÖÇMENİZ Twitter’da
    • Bizans’ın Son Günleri
    • Haçlıların Bizans’a Çektirdikleri
    • Sebastiao Salgado: “Gözler çok şey anlatır”
    • Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı
    • Käthe Kollwitz Kadınlar, anneler ve mücadele
    • Susamam
    Twitter Facebook
    Altüst Dergisi
    • Ana Sayfa
    • Satış Noktaları
      • İstanbul Satış Noktaları
      • Ankara Satış Noktaları
      • İzmir Satış Noktaları
      • Diğer İllerdeki Satış Noktaları
    • Abonelik
    • Yazı ve Danışma Kurulu
    • İletişim
    Altüst Dergisi
    Buradasınız:»Kültür ve Sanat»Zero Dark Thirty: Hollywood’un Amerikan Gücüne Armağanı
    Kültür ve Sanat

    Zero Dark Thirty: Hollywood’un Amerikan Gücüne Armağanı

    25 Haziran 20134 Mins Read
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Slavoj Zizek 

    LA Times gazetesine yazdığı mektupta Kathryn Bigelow, Zero Dark Thirty’de hükümet ajanlarının Usame bin Ladin’i yakalayıp öldürmek için uyguladıkları işkence yöntemlerinin gösterilişini şöyle savundu:

    “Sanatla uğraşanlar göstermenin savunmak olmadığını bilir. Öyle olsaydı, hiçbir sanatçı insanlık dışı uygulamaları tasvir edemezdi, hiçbir yazar bu konularda yazamazdı ve hiçbir sinemacı günümüzün dikenli konularına giremezdi.”

    Sahi mi? Şunu düşünmek için ahlakçı olmak ya da terörist saldırılarla mücadele etmenin gereklerini anlamayacak kadar saf olmak gerekmez: Bir insana işkence etmek kendi başına o denli paramparça edici bir fiildir ki, bunu tarafsız bir biçimde göstermek –yani onun paramparça edici boyutunu nötralize etmek– zaten bir onaylamadır.

    Holokost’u soğukkanlı ve kayıtsız bir biçimde, bir tür sınaî, lojistik operasyon olarak gösteren, teknik sorunlar (nakliye, cesetlerin tasfiye edilmesi, gaz odasına yollanacaklar arasında panik çıkmasının önlenmesi) üzerine yoğunlaşan bir belgesel hayal edin. Böyle bir film ya konusuyla ilgili derin ve ahlakdışı bir hayranlık taşıyacaktı, ya da üslubunun müstehcen yansızlığının izleyicilerde umutsuzluk ve dehşet uyandırmasını bekleyecekti. Bigelow bu denklemde nerede duruyor?

    Hiç şüphe yok ki işkencenin normalleştirilmesinin yanında duruyor. Filmin kahramanı Maya ilk kez “waterboarding” (mahkûmun yüzüne bir bez örtüp üzerine sürekli su dökerek boğulma hissi yaratan işkence türü) uygulaması izlediğinde biraz dehşete kapılır, ama raconu kısa sürede öğrenir; daha ileride üst düzey bir Arap mahkûma “Konuşmazsan seni İsrail’e veririz” diye şantaj yapacaktır. Bin Ladin’in peşinden fanatik bir biçimde koşmak, sıradan ahlakî kuşkuları nötralize etmesine yardım eder. Ondan daha beteri, hiç bozmadan işkenceden arkadaşça davranışa (mahkûmun sigarasını yakıp şakalaşmak gibi) geçivermenin sanatını yapan genç, sakallı CIA ajanıdır. Bu karakterin blucinli bir işkenceciden şık bir Washington bürokratına dönüşmesinde de derinden rahatsız edici bir yan vardır. İşte bu en safından ve en etkilisinden bir normalleştirmedir –etikten ziyade duyguların incinmesidir konu, ama işin de yapılması gerek. İşkencecinin duygularının incinmesinin işkencenin (esas) insanî bedeli olduğunun farkında olunması, filmin ucuz sağcı propaganda olmadığını garantiler: Bu psikolojik karmaşanın gösterilmesi, liberallerin suçluluk duymadan filmden keyif alabilmelerini sağlar. Bu nedenle Zero Dark Thirty, 24 dizisinden çok daha kötüdür; orada en azından dizi finalinde Jack Bauer ruhsal bir çöküntüye uğruyordu.

    “Waterboarding”in işkence olup olmadığı tartışması apaçık bir zırva olarak bir yana bırakılmalı: Eğer acı ve ölüm korkusu yaratmıyorsa, “waterboarding” neden katılaşmış terör zanlılarının konuşmasını sağlasın ki? “İşkence” kelimesinin yerine “geliştirilmiş sorgulama tekniği” ifadesinin geçirilmesi, politik doğrucu mantığın bir uzantısıdır: Devletin uyguladığı vahşi şiddet, adı değiştirildiğinde kamuoyu tarafından kabul edilebilir hale gelir.

    Filmin en müstehcen savunusu, Bigelow’un ucuz ahlakçılığı reddedip teröre karşı mücadelenin gerçekliğini sükûnetle ortaya koyduğu ve zor sorular sorarak bizi düşünmeye zorladığıdır (ayrıca bazı eleştirmenler Bigelow’un kadınsılık klişelerini de “yapıbozuma” uğrattığını iddia eder: erkek gibi sert ve işine adanmış olan Maya, hiç duygusallık göstermez). Ancak söz konusu olan işkence olunca, insan “düşünmemeli”. Burada tecavüzle ilgili bir paralel geliyor akla: Ya bir film vahşice bir tecavüzü aynı tarafsız üslupla gösterseydi ve ucuz ahlakçılığı bırakıp tecavüzü tüm karmaşıklığıyla düşünmemiz gerektiğini iddia etseydi? İçimizden bir ses burada bir şeylerin son derece yanlış olduğunu söylerdi; ben tecavüzün tartışmasız bir biçimde kabul edilemez olduğu, tecavüzü savunanların uçuk geri zekâlılar olarak belirdiği bir toplumda yaşamak istiyorum, tecavüze karşı çıkmak için tartışmak zorunda kalacağım bir toplumda değil. Aynı şey işkence için de geçerli: İşkencenin iğrenç bir şey olarak, “dogmatik” bir biçimde, tartışmaya mahal bırakmadan reddedilmesi, etik gelişmişliğin bir göstergesidir.

    Peki, işkencenin zaten hep var olduğu, o yüzden en azından bu konuda açık açık konuşmanın daha iyi olacağı yolundaki “gerçekçi” tartışmaya ne diyeceğiz? Sorun zaten tam da burada: Eğer işkence hep var idiyse, iktidardakiler neden tam da şimdi bize bundan bahsediyor? Tek bir cevabı var bu sorunun: İşkenceyi normalleştirmek, etik standartlarımızı düşürmek için.

    İşkence hayat kurtarır mı? Belki, ama ruhları kaybettirdiği kesin; ayrıca işkencenin en müstehcen savunusu da gerçek bir kahramanın, yurttaşlarının hayatını kurtarmak için ruhunu feda etmeye hazır olduğu şeklindedir. Zero Dark Thirty’de işkencenin normalleştirilmesi, yavaş yavaş yaklaşmakta olduğumuz ahlakî boşluğun bir işareti. Eğer şüpheniz varsa, bundan yirmi yıl önce işkenceyi benzer bir biçimde gösteren bir Hollywood filmi hayal etmeye çalışın. Göreceksiniz ki mümkün değil.

    Çeviren: Bülent Somay

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Related Posts

    Sebastiao Salgado: “Gözler çok şey anlatır”

    Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı

    Käthe Kollwitz Kadınlar, anneler ve mücadele

    Comments are closed.

    Ara…
    İnternetten Satın Al!
    • N11
    • KitapYurdu
    • Idefix
    • D&R
    • GittiGidiyor
    • Pandora
    • Kabalcı
    • Sözcü Kitabevi
    • İlkNokta
    • Eganba
    • KitapCadde
    • PuntoKitap
    • Simurg
    • Nobel Kitap
    • Sol dergi ve gazete arşivi - SolYayin.com
    Eski Sayılar
    AltÜst Dergisi Eski Sayılar
    Etiketler
    Altüst altüst dergisi içerik altüst içindekiler Anayasa Arap devrimleri Araplar Ayrımcılık Azınlıklar Barış Cinsiyetçilik Demokrasi Devlet Devrimler Din Edebiyat Ekonomi Ekonomik kriz Emperyalizm Ergenekon Ermeni sorunu Ermeni Soykırımı Irkçılık Kadın hareketi Kapitalizm Kemalizm Kitap Kriz Kültür ve sanat Kürt hareketi Lenin Marksizm Meltem Oral Milliyetçilik Modernite Roni Margulies Savaş Sosyalizm tartışmaları Soykırım Suriye Devrimi Tarih Toplumsal sorunlar TÜRKİYE SİYASETİNDEN SAHNELER Özgürlük mücadelesi İktidar İslam
    © 2025 - Altüst
    • Künye
    • İletişim

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

    Tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en alakalı deneyimi sunmak için web sitemizde çerezler kullanıyoruz. "Kabul Et" seçeneğine tıklayarak, TÜM çerezlerin kullanımına izin vermiş olursunuz.
    AyarlarKABUL ET
    Manage consent

    Privacy Overview

    This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
    Necessary
    Always Enabled
    Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
    Non-necessary
    Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.
    SAVE & ACCEPT