Facebook Twitter Instagram
    Trending
    • Ulusalcılar kimlerdir ve “Yetmez ama evet”çilere karşı nasıl mücadele ederler?
    • #HEPİMİZGÖÇMENİZ Twitter’da
    • Bizans’ın Son Günleri
    • Haçlıların Bizans’a Çektirdikleri
    • Sebastiao Salgado: “Gözler çok şey anlatır”
    • Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı
    • Käthe Kollwitz Kadınlar, anneler ve mücadele
    • Susamam
    Twitter Facebook
    Altüst Dergisi
    • Ana Sayfa
    • Satış Noktaları
      • İstanbul Satış Noktaları
      • Ankara Satış Noktaları
      • İzmir Satış Noktaları
      • Diğer İllerdeki Satış Noktaları
    • Abonelik
    • Yazı ve Danışma Kurulu
    • İletişim
    Altüst Dergisi
    Buradasınız:»Kitap önerisi»Steven Pinker’in Boş Sayfa’sı
    Kitap önerisi

    Steven Pinker’in Boş Sayfa’sı

    25 Haziran 20134 Mins Read
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Boş Sayfa
    Steven Pinker
    Çeviri: M. Doğan
    Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, 2010

     

    Steven Pinker’in çağımızda insan doğasının nasıl çarpık anlaşıldığından ve bu duruma biliminsanlarının nasıl katkılar sağladığından uzun uzun dem vurduğu kitabı Boş Sayfa, öyleymiş gibi bir ağırlığa sahip görünse de, aslında bir genetik-çevre tartışması kitabı değil. Bu kitap, genetik literatüründeki son 50 yıllık olumlu değişimin halen nasıl görmezden gelindiğinin, biraz da muhafazakâr bir üslupla, altını kalınca çizen, eğlenceli bir kitap.

    İngiliz filozof John Locke’a kadar uzanan tabula rasa (boş sayfa) görüşünün konforlu, öz güvenli ve güç vaad eden gündelik alışkanlıklarımıza hem neden olmasından hem de bu yüzden bu alışkanlıkların halen körlemesine sürdürülmesinden şikâyet etmekte haklı görünüyor Pinker. Burada, bence Locke’u hemen bir günah keçisi ilan etmeden, bu görüşün nasıl genellenerek sarsılmaz bir (politik) gerçeklik öğretisi haline gelmesinden söz ediyor. Dolayısıyla, bilimsel bir tartışmanın asıl konusunun olgular ve akıl aracılığıyla bu olguların açıklanmaya/bütünlenmeye çalışılması olduğunu tekrar hatırlarsak eğer, bilim camiası için teknik açıdan söz konusu olan şeye “öğreti” değil “kuram” dendiğinin vurgusunu yapıyor satır aralarında.

    İnsanbilimleri dediğimiz şeyler, Locke’un tabula rasa‘sına, yani insan ve insana dair herşeyin “boş sayfa” olarak ele alınmasına halihazırda çok şey borçludur. Hatta denebilir ki insanbilimlerinin varoluşlarına kapı aralamıştır bu fikir. Bu noktada, Boş Sayfa‘dan beklenen şey, tam anlamıyla, insanî fenomenleri rasyonel olarak açıklamak ve bütünleştirmek, bu konularda yaratıcı sorular sorulması için takipçileri yüreklendirmektir. Zaten bu bakış açısının insanın anlaşılması mücadelesine olan devrimci katkılarının değerli ve büyük olduğunu biliyoruz. İşte Pinker, Boş Sayfa‘nın son 50 yılda bunu artık hakkıyla yapamadığını ortaya koyuyor. Yani Boş Sayfa bir kuram olarak yeni bilimsel olgular ışığında çoktan çürütülmüştür diye ilan ediyor.

    Pinker’in bu iddiasını desteklemek için el attığı konuların başında çocuk gelişimi geliyor. Özetle diyor ki, çocuk, ona istediğiniz şekli verebileceğiniz bir oyun hamuru, bir insan mühendisliği malzemesi değildir. Genetik yatkınlıklar ve çocuğun, ebeveynlerinden ziyade, asıl olarak kendi yaşıtlarıyla sosyalleşmesi gibi birçok karanlık enerji çocuğun gelişimini az ya da çok etkiler (belirler değil!). Ayrıca Boş Sayfa’cı literatür, yani ana-akım, katılımcıların politik doğruculuklarının görmezden gelinmesi nedeniyle yöntemsel açıdan ciddi derecede yanıltılıyor, kendi kendini doğrulayan kehanetler çöplüğüne dönüyor. Ve sonuç olarak ebeveynlere, öğretmenlere, politikacılara ve biliminsanlarına gereğinden fazla sorumluluk yüklemekte ve güç bahşetmektedir Boş Sayfa.

    Hatta, diyor Pinker, ebeveynlerin bilimsel olarak “haklı” bir görevinden bahsedeceksek ille de, evrimsel psikoloji açısından çocuğu hayatta tutmaları bile başlı başına ciddi ve vazgeçilmez bir görevdir. Lütfen herhangi bir yetiştirme ve eğitme tutumunu, bilimden önce ve çok olmak kaydıyla, ahlaktan, dinden, devletten referans alarak meşrulaştırınız, doğrusu budur zaten. Yoksa bilimin bizlere malum konularda bu denli kesin ve kestirme emirler yumurtlaması imkânsızdır. Çünkü atom altı dünya kadar karmaşık bir şey daha varsa, o da insan ‘doğa’sıdır.

    Doğru, insan gelişmini etkilediği aşikâr kabul edilen birçok sıradanlaşmış değişken (mesela çevre) aslında bulanık değişken kalıplarıdır, artık bilimsel ciddiyetleri kalmamıştır. Bu kalıpların yıkılması, içeriklerinin inceltilmeleri, bu tartışmaların cesurca derinleştirilmesi gerekir. Bu çabayı artık muhafazakâr olmayan yöntemlerle güçlendirmek de gerekir. İnsanın kökeni problemine hep kestirme ve garantici (politik olarak doğru) bir düz mantıkla yaklaşmak, bizleri kaçınılmaz şekilde muhafazakârlaştırmaktadır, ki Pinker’in düştüğü tuzak da budur. İnsanın kökeni kültürdür, gendir demek hep bir hipotez körlüğü riskini beraberinde taşır. İnsana bir köken icat edip tüm biyolojik ve tarihsel maceramızı sadece bu mercekten değerlendirmek hep aynı hatayı tekrarlamaya dönmektedir. Aynı yolu bisiklet ya da arabayla geçmek bizi farklı yerlere götürmez.

    Evet, Pinker haklıdır, genetik merceği kültür merceğinin büyük resimlerini daha dar bir alana hapsetse de yüksek oranda keskinleştirmektedir. Ama sonuç olarak merceklerden mercek seçmek bir mercek muhafazakârlığını tekrar ve tekrar hortlatmaktan öteye gitmiyor. Bu hatadan kaçınmak için, yani bir muhafazakârlıktan kurtulmanın yolunu başka bir muhafazakârlıkta bulma şeklindeki bu kör döğüşünün toz dumanından uzaklaşmak için, sadece geriye çekilip bakmamız gerekiyor artık, görmeye hissetmeye anlamaya çalışmak. O zaman farklı orijinlerin varlığını (genler, simgeler, davranışlar, kurumlar…) ve bunlardan ortaya çıkan farklı çizgilerin fraktal hallerini gerçekten değerlendirmeyi başarabileceğiz insanın öyküsünü yazarken.

    İşte o noktada gen-kültür kutuplarından daha büyük bir manzarayı görmeyi de başaracağız diye umuyorum. Ama ne yazık ki Pinker’in bu yönde bir çabası yok şimdilik ve pek olacağa da benzemiyor. Çünkü modası geçmiş değişken kalıplar (Boş Sayfa gibi) yerine bugün popüler olan yeni değişken kalıpları (DNA gibi) savunmak, daha yeni bir mercekle ama yine aynı Boş Sayfa’ya bakmaktan farklı değil bana kalırsa. Yani bakılan sayfanın boş değil aslında selüloz damarlarından oluştuğunu söylemek sizce ne kadar “bu sayfanın anlamı/işlevi nedir” sorusunun cevabı olabilir ki!

    Tolga Yıldız

     

     

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Related Posts

    Bizans’ın Son Günleri

    Haçlıların Bizans’a Çektirdikleri

    ‘Weimar Türkiyesi’nde demokrat kalabilmek

    Comments are closed.

    Ara…
    İnternetten Satın Al!
    • N11
    • KitapYurdu
    • Idefix
    • D&R
    • GittiGidiyor
    • Pandora
    • Kabalcı
    • Sözcü Kitabevi
    • İlkNokta
    • Eganba
    • KitapCadde
    • PuntoKitap
    • Simurg
    • Nobel Kitap
    • Sol dergi ve gazete arşivi - SolYayin.com
    Eski Sayılar
    AltÜst Dergisi Eski Sayılar
    Etiketler
    Altüst altüst dergisi içerik altüst içindekiler Anayasa Arap devrimleri Araplar Ayrımcılık Azınlıklar Barış Cinsiyetçilik Demokrasi Devlet Devrimler Din Edebiyat Ekonomi Ekonomik kriz Emperyalizm Ergenekon Ermeni sorunu Ermeni Soykırımı Irkçılık Kadın hareketi Kapitalizm Kemalizm Kitap Kriz Kültür ve sanat Kürt hareketi Lenin Marksizm Meltem Oral Milliyetçilik Modernite Roni Margulies Savaş Sosyalizm tartışmaları Soykırım Suriye Devrimi Tarih Toplumsal sorunlar TÜRKİYE SİYASETİNDEN SAHNELER Özgürlük mücadelesi İktidar İslam
    © 2025 - Altüst
    • Künye
    • İletişim

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

    Tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en alakalı deneyimi sunmak için web sitemizde çerezler kullanıyoruz. "Kabul Et" seçeneğine tıklayarak, TÜM çerezlerin kullanımına izin vermiş olursunuz.
    AyarlarKABUL ET
    Manage consent

    Privacy Overview

    This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
    Necessary
    Always Enabled
    Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
    Non-necessary
    Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.
    SAVE & ACCEPT