Facebook Twitter Instagram
    Trending
    • Ulusalcılar kimlerdir ve “Yetmez ama evet”çilere karşı nasıl mücadele ederler?
    • #HEPİMİZGÖÇMENİZ Twitter’da
    • Bizans’ın Son Günleri
    • Haçlıların Bizans’a Çektirdikleri
    • Sebastiao Salgado: “Gözler çok şey anlatır”
    • Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı
    • Käthe Kollwitz Kadınlar, anneler ve mücadele
    • Susamam
    Twitter Facebook
    Altüst Dergisi
    • Ana Sayfa
    • Satış Noktaları
      • İstanbul Satış Noktaları
      • Ankara Satış Noktaları
      • İzmir Satış Noktaları
      • Diğer İllerdeki Satış Noktaları
    • Abonelik
    • Yazı ve Danışma Kurulu
    • İletişim
    Altüst Dergisi
    Buradasınız:»Edebiyat»“Sol” edebiyat eleştirisinin kalıpları
    Edebiyat

    “Sol” edebiyat eleştirisinin kalıpları

    26 Ağustos 2012Updated:26 Kasım 20124 Mins Read
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Semih Gümüş 

    Edward Said, eleştiri sorununun Amerikan edebiyat kültürü içinde hiçbir zaman o denli yaygın, o denli ciddi, bazen teknik, bazen ihtilaflı biçimde tartışılmadığını 1980’lerin başında yazıyordu. Oysa aynı yıllar bizim edebiyatımızda eleştirinin var olup olmadığının kıyasıya tartışıldığı, ama kimsenin içinden çıkamadığı, bu sorunu doğru tanımlamaya da kimsenin gönül indiremediği bir dönemi anlatır. Nasıl olsa ezberler vardı. Belki Avrupa’da da eleştiri farklı biçimde tartışılmadı, ama eleştirinin yaratıcı düşünce olduğunun da farkındaydı herkes.

    Eleştiri kendine dönüşlü bir düşünce üretimiyse, kendinden çıktıktan sonra yansıyacağı bir düzlem bulacaktır; felsefî bir düşünce, bir başka eleştiri anlayışı ya da yazınsal yapıtın kendisi olabilir bu. Demek ki yansıtıcı bir düzlemle karşılaşıp oradan yansıyan ışığı soğurarak kendini bu kez daha yukarıda yeniden tanımlayacaktır. Bunu Edward Said’in de Man’dan aktardığı, “Edebiyat, boşluğu sonsuza kadar adlandırır ve yeniden adlandırırken kendisidir en çok” sözlerindeki anlama bağlayabiliriz.

    Paul de Man, edebiyat yapıtının özgünlüğünü daha baştan kendini silahsız bırakmaktan aldığını belirtmişse, minimalist görüşün edebiyatın hiçbir şey “hakkında” olduğu tezi bir yarım-doğru (ya da yarım-eksik) olarak benimsenebilir; ama maksimalist tavrın edebiyatın yalnızca kendisini anlattığı düşüncesi daha tamamlayıcıdır. Edebiyatın başka hiçbir şey olmayıp yalnızca kendisi oluşu (sanatın sanat için olması!), aslında onun her şey olabileceğini belirtir; çünkü edebiyatın bir şey olduğunu söyleme ya da ona bir şey olma yükümlülüğünü vermek, onun her şey olabilmesini sağlayan doğasını görmezden gelmektir.

    Edward Said, eleştirinin Anglosakson geleneğin ağırlığı altında kaldığını öne sürerken T.S. Eliot ve Yeni Eleştiri’nin yaratıcılarının, büyük Avrupa şiirinde, Dante, Vergilius ve Goethe’de bile Anglosakson değerlerin doğrulanışını gördüğünü belirtiyor. Bunun genelleştirilebilecek bir yargı olduğunu da belirtebiliriz. İngiliz ve Amerikan modernistlerinde düşünsel düzeyin daha ileri bir noktada kuruluşu eleştirinin kurgusunu geliştirirken, bu eleştiri, edebiyatı da kendine göre açıklama eğilimini güçlendiriyordu.

    Anglosakson etkisi

    Bizim edebiyatımızda da erken dönemlerdeki Fransız edebiyatı etkisi 1950’lerden sonra bir kez daha kısa bir dalga boyu içinde kendini gösterirken, özellikle eleştiri alanında Anglosakson etkisi neden sonra belirgin bir etkide bulunmuştur. Yeni Eleştiri ve Ian Richards okuyanlar eleştirinin Batı’da bizdekinden farklı yazıldığını görmüş ve onlar gibi yazmaya başlamıştır. Berna Moran, Akşit Göktürk ve Memet Fuat’ta belirgin biçimde görünen bu eğilim, hiç kuşku yok ki Ataç’tan gelen başka bir geleneğin yerini almaya başlamış ve doğrudan yapıtın derin yapısına yönelen çözümlemeler biçiminde olmasa da, edebiyatın derin yapısına yönelmeyi seçen belirgin bir düzey farkı yaratmıştır. Üstelik, tanımlanması zor ama ilkeleri tutarlı bu Anglosakson düşünme biçimi, onu benimseyen eleştirmenlerin daha sözü dinlenir oluşunu sağlamıştı.

    Gerek Fransız etkisinin yerine Anglosakson etkisinin geçişi, gerek bunun eleştiri alanındaki uzantısı, çağdaş Türk edebiyatında 1950’lerden ve 1960’lardan sonra kendini tamamlamaya çalışan modernizmin de başlıca dayanağı oldu. Memet Fuat’ın Yeni Dergi’sinin bir başına varlığı ve etkinliği tam bunu gösterir.

    Bu arada Marksizm’in ve “sol” edebiyat eleştirisinin etkisi de modernist düşünme biçiminin edebiyatımızdaki uzantılarınca adamakıllı değerlendirildi. Bu etki Yeni Dergi’de ortaya çıkan anlayışı ve edebiyat yönsemini güçlendirirken, dogmatik Marksizm’le edebiyat alanında yollarının kesişmemesine de özen gösterdi. Yan yana olmaya kimse karşı çıkmadı, o günlerin kültürü içinde bu olanaksızdı da. Fransız eleştirisi, Roland Barthes ve Frankfurt Okulu edebiyatımızla daha sonra, zorunlu siyasal dinginlik günlerinde buluştu; bir dönem sonra da Umberto Eco, başvurulacak ilk kaynaklar arasına girdi.

    Çoğulcu kültürün olanakları

    Edward Said’in “sol” edebiyat eleştirisi tartışmasından, geleneksel kültür aygıtlarının otoriter doğası karşısında, modernizmin gücünü, sahip olduğu kültürün gücü ile derinliğinden aldığını, bu kültürün gücünün de çoğulcu oluşundan geldiğini çıkarabiliriz. Türk edebiyatı geleneksel paydasını tek boyutlu bir gövde olarak tasarlamıştır. Neden sonra çoğulcu kültürün olanaklarıyla karşılaşılıp onun geliştirilmesiyle çok boyutlu bir edebiyat kültürü oluşmaya başladı. Gramsci’nin dönemin öteki bütün Marksist düşünürlerinden bu noktada ayrıldığını belirtirken, yerinde bir saptama yapar Edward Said. Gramsci, Türkiye’de de geleneksel Marksizmin dogmatik biçimlerindeki bütün çatlaklardan sızan ilk düşünür olmuş, onun yaptığı onarımdan sonra öteki Marksizm yorumları yeni alanlar açma şansı bulmuştur.

    Ancak üretken bir Marksizm yorumu aynı zamanda edebiyat eleştirisinin niteliksel değişimine katkıda bulunabilirdi; bizim edebiyatımızın 1960’lardan sonraki hızlı gelişim ve değişim süreci üstünde belirgin bir etki alanı kuran Marksizm’in üretken bir düşünce biçimi olmak yerine statükoculuğu seçtiği yerde, edebiyat da ondan uzaklaştıkça yaratıcılığını geliştirdi, eleştiri de Batı’daki yeni eleştiri anlayışlarına yüzünü döndü.

    Eleştirel akıl yerine bilimsel akıl geçince, bugün okunduklarında da artık gitgide eskiyen eleştiri anlayışları kendi dalga boylarını tamamlayıp sönmeye başladı. Edward Said’in Amerikan edebiyat dünyasında aradığı çağdaş muhalif eleştirinin yeterince gelişememesinde, katı olanın yerinden kıpırdatılmasının bizde de her zaman hissedilmiş güçlüğü vardır.

     

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Related Posts

    Türkiye’de Kadınlar

    Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim – Semih Gümüş

    Mahzun Yüzlü Sınıf Savaşçısı – İrvin Cemil Schick

    Comments are closed.

    Ara…
    İnternetten Satın Al!
    • N11
    • KitapYurdu
    • Idefix
    • D&R
    • GittiGidiyor
    • Pandora
    • Kabalcı
    • Sözcü Kitabevi
    • İlkNokta
    • Eganba
    • KitapCadde
    • PuntoKitap
    • Simurg
    • Nobel Kitap
    • Sol dergi ve gazete arşivi - SolYayin.com
    Eski Sayılar
    AltÜst Dergisi Eski Sayılar
    Etiketler
    Altüst altüst dergisi içerik altüst içindekiler Anayasa Arap devrimleri Araplar Ayrımcılık Azınlıklar Barış Cinsiyetçilik Demokrasi Devlet Devrimler Din Edebiyat Ekonomi Ekonomik kriz Emperyalizm Ergenekon Ermeni sorunu Ermeni Soykırımı Irkçılık Kadın hareketi Kapitalizm Kemalizm Kitap Kriz Kültür ve sanat Kürt hareketi Lenin Marksizm Meltem Oral Milliyetçilik Modernite Roni Margulies Savaş Sosyalizm tartışmaları Soykırım Suriye Devrimi Tarih Toplumsal sorunlar TÜRKİYE SİYASETİNDEN SAHNELER Özgürlük mücadelesi İktidar İslam
    © 2025 - Altüst
    • Künye
    • İletişim

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

    Tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en alakalı deneyimi sunmak için web sitemizde çerezler kullanıyoruz. "Kabul Et" seçeneğine tıklayarak, TÜM çerezlerin kullanımına izin vermiş olursunuz.
    AyarlarKABUL ET
    Manage consent

    Privacy Overview

    This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
    Necessary
    Always Enabled
    Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
    Non-necessary
    Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.
    SAVE & ACCEPT