Facebook Twitter Instagram
    Trending
    • Ulusalcılar kimlerdir ve “Yetmez ama evet”çilere karşı nasıl mücadele ederler?
    • #HEPİMİZGÖÇMENİZ Twitter’da
    • Bizans’ın Son Günleri
    • Haçlıların Bizans’a Çektirdikleri
    • Sebastiao Salgado: “Gözler çok şey anlatır”
    • Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı
    • Käthe Kollwitz Kadınlar, anneler ve mücadele
    • Susamam
    Twitter Facebook
    Altüst Dergisi
    • Ana Sayfa
    • Satış Noktaları
      • İstanbul Satış Noktaları
      • Ankara Satış Noktaları
      • İzmir Satış Noktaları
      • Diğer İllerdeki Satış Noktaları
    • Abonelik
    • Yazı ve Danışma Kurulu
    • İletişim
    Altüst Dergisi
    Buradasınız:»Tarih»Mustafa Kemal evreninin geometrisi
    Tarih

    Mustafa Kemal evreninin geometrisi

    16 Nisan 20125 Mins Read
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Ferhat Emen

    Bir insan kuantum fiziğini okuyup şoka girmiyorsa, o kişi kuantum fiziğini anlamamış demektir.

    Fizikçi Niels Bhor

     Uzun süredir Mustafa Kemal hakkında düşünüyorum. Nasıl bir zihni, nasıl bir toplum algısı vardı? Dünyayı nereden tanımlıyordu? Gençliğinde Fransız aydınlanmacı filozoflarını okuduğunu biliyorum. Yeterli sayıda okuma ve deney yaptıktan sonra edindiğim kanaati paylaşmak istiyorum.  

    Başlayayım, statiktir. Toplumu oluşturan bütün parametrelerin özelliklerini, konumlarını, momentumlarını ve hareketlerini doğru saptarsa, toplumun nereye evirileceğini matematiksel bir katilikte bilebileceğini varsayar. Bu manada tipik bir Newtoncu sayılabilir. Bu kabul onu, doğal olarak, elinin altındakileri hiza istikamete sokma misyonuna götürür. Oysa bilebileceği, ‘toplumun evet, matematiksel bir katilikle herhangi bir geleceğe evirileceğidir, ama asla hangi geleceğe evirileceği değildir.’ Harp Okulu’nda talebeyken kuracağı cumhuriyette yönetim kadrolarını koğuş arkadaşlarından ta o zamanlar seçtiğine dair anlatılan menkıbeler doğru olmasa bile anlamlıdır, çünkü toplum idaresinde düpedüz politik reflekslerine dayanır. (Yazımızın mevzusu olmamakla birlikte mahrem hayatında apolitiktir.)

    Mustafa Kemal’de topluma çeki düzen verme saplantısı hissî değildir, bilakis rasyoneldir. O böylelikle toplumun gelişeceğine, iyileşeceğine, adam olacağına inanır ve oturur bunu masa başında hesap eder. Bu hesaplamaları pratik alanda vücut bulmaya başladığı anda, evrenini çatmaya başlar. Yani, asıl büyük vebali bu saplantısını eyleme geçirmesinden kaynaklanmaktadır. Sadece feda ettiği bireyler anlamında değil elbette, bahsi geçen eylem bütününü sağlamak için ihtiyaç duyduğu enerjiyi yine bizzat toplumdan elde ederken toplumda sebep olduğu ‘halsizlik’ belasından dolayı da suçludur. Enerjisini kendisinden almak suretiyle posalaştırdığı çok geniş bir coğrafyaya yayılmış ‘aziz milletini,’ kendi kişisel karizmasıyla aşka getirdiği üç beş yüz cumhuriyet öğretmeniyle tedavi etmeye soyunması günahını hafifletmez. Bu uğurda öylesine muazzam kayıplara sebep olmuştur ki, aksiyonunun hareket ettiği iki ana eksen olan, Anadolu topraklarını gayrimüslimlerden ve gayri Türklerden temizleme çabasının nelere mal olduğu ortadadır. Bu enerjiyi bireyleri birbirine çarpıştırmak suretiyle elde eder.

    Bu özelliğini nasıl kazandığı konusunda kişisel fikrim, tahminin ötesine geçmez. Kemalistlerin liderlik vasfı dedikleri bu özelliğinin genetik olduğuna inanma eğilimindeyim. Katıldığı her toplantıda, her kongrede, her mecliste kendini lider seçtirmesinin bana göre başka izahı yok. Liderliği, adalet ve hakikat üzerine kurulmamıştır. Liderliğinin olumlu yönü, mühendis dervişliği diyebileceğimiz güngörmüşlüğüyle açıklanabilir. Zira hayatı savaşlarda geçmiş, âşık olmuş, içki sofralarına meraklı, pekala alaturka zevkleri olan bir liderin bayağı bir deccalle özdeşleştirilmesi akla pek yatkın gözükmez.

    Madde-enerji alakası

    Bir maddeyi hızlandırmak için enerjiye ihtiyaç duyarız. Hız artıkça söz konusu maddeyi bir miktar daha hızlandırmak için ihtiyaç duyduğumuz enerji devasa boyutlara ulaşır. Bu Einstein’la birlikte çoğumuzun bildiği madde-enerji alakasıdır. Aynı şekilde, toplumu sıfır noktasındayken değiştirmeye başlarsan fazla enerjiye ihtiyacın yoktur. Ancak değişim hızlandıkça, her bir birim yeni değişim için ihtiyaç duyduğun güç de artar. Ve Mustafa Kemal sadece kendini haklı gören tüm gaddarlar gibi bu gücü şiddetten devşirir. Daha fazla değişim talebi, daha fazla güce ihtiyaç duyar ve sonuç olarak maalesef daha şedit olmak zorunda kalırsın.

    Bazı devrimci liderler için değişim, hedefin ta kendisi haline gelir. Pratik zekâlarının ihanet etme riskine rağmen toplumdaki herhangi bir düzensizliği değişim yoluyla ıslah etmeye başlarlar ve insanların uyuma adetlerinden tutun da taharet usullerine kadar müdahale ederler. Oysa düzensizlik toplumların dinamizmi için vazgeçilmezdir. Evet, Mustafa Kemal’in daha zalim olmaktan başka çaresi yoktur. Zaten ulusalcıların o dönemdeki insan dışılıkları anlatırken kullandıkları ‘O dönemin şartları öyleydi, yeni cumhuriyet böyle davranmak zorundaydı’ argümanını kullanırken mağdurların torunlarının hayretten deliye dönmelerini anlamamalarının sebebi budur.

    “Daha ne yapabilirdi ki Gazi?” diye sorarken kesinlikle samimidirler. Çünkü onlar da liderleri Mustafa Kemal gibi, insanı, yola getirilebilir bir varlık olarak tahayyül eder. İnsan algıları sayısaldır. İstatistikseldir. Ölümün sebep olduğu acının niceliksel olduğunu kabul ederler. Oysa acı, parçacık değil, dalga şeklinde yayılır. Doğal olarak da her an her yerdedir. Bir insanın katlinin tüm insanların katledilmesine eşdeğer olmasının geometrisidir bu.

    Karşısında çaresizleştiğiniz güce, çaresizliğiniz oranında boyun eğme eğilimindesinizdir. Çok az kişi tam tersi bir şekilde çaresizliği oranında dikleşir. Mutlak çaresizlik mutlak kulluğu iktiza eder. Bu durumda da çok az kişi mutlak kulluğun mutlak özgürleştirici şansını idrak eder. Çünkü mutlak kulluk mutlak iktidarı işaret eder ve onun karşısında bir hiç olduğunuzun kabulü, o hiçliğin, mutlak iktidarca taltifini mümkün kılar. Mustafa Kemal’in kullarıyla geliştirdiği mükâfat-ceza ilişkisi, dinamizmini mutlak kulluk ve mutlak muktedirlik pozisyonlarından alır.

    Cumhuriyet müfredatı

    Aradan neredeyse bir asır geçmesine ve yaptığı katliamların devlet yetkililerinin ağzından itiraf edilmesine rağmen hâlâ tutkuyla seviliyor olmasını maşukalarında yarattığı iman duygusuyla açıklamak mümkündür bir. İki, bundan yüz sene evvel bir adamın çıktığına, bizi düşmanlardan ve neredeyse tüm kötü adetlerimizden kurtardığına iman etmiş bireylerin, Mustafa Kemal olmasaydı kadınların, yemekten sonra ellerini, yüznumarada kıçlarını yıkamayan softaların ikinci, üçüncü karıları olacağını düşünmeleri cumhuriyet müfredatının olağanüstü başarısını gösterir. Toplumları ve onların ürettiği kültürü böyle okuduktan sonra, tüm varlıklarını alt tarafı bir faniye bağlamalarında şaşılacak bir taraf yoktur. Güya kul yetiştiren Osmanlı toplumundan, birey yetiştiren cumhuriyet toplumuna geçtik. Ben bunu hayatta kalma duygusunun en baskın duygu olmasıyla açıklıyorum. Nihayetinde Nazi Almanya’sının toplama kamplarına gönderdiği milyonlarca Yahudi’nin ne diye kamp hayatlarının hemen başında intiharı seçmediklerini de anlamamı sağlıyor bu içgüdü. Sonsuz bir şimdide nefes alıp veriyorsam, yemek yiyorsam, eşime dokunuyorsam, sigara içiyorsam bunu Mustafa Kemal’e borçluyum. Çünkü yine de yaşıyorum, yine de buradayım.

    Dersim Katliamı’yla ilgili belgelerde imzasını görmezden gelen kullarının diktatörlüğü demokratlığa tercih etmek zorunda kalan tanrılarını bir mecburiyete mahkûm etmelerini, bu evrenin entropisi saymak icap eder. O kadar kusur tanrının kızı İsa’da da olur.

    Bu evrenin tek insanî tarafı, ilahlarının yaşadığı dönemde, onun sofrasında şereflenmek maksadıyla Gazi’ye yazılan methiyelerdir. Kimler yok ki aralarında. Elinizdeki derginin üçüncü sayısında Aydın Yıldırım’ın “Atatürk Ekber, Atatürk Ekber” isimli yazısında anılanların yanına sözgelimi, Yahya Kemal’i de koymak gerekir. Ayşe Kulin’i de.

    Kopenhag yorumu ile bitireyim. Bir insan Cumhuriyet tarihini okuyup şoka girmiyorsa, o kişi Cumhuriyet tarihini anlamamış demektir. Mustafa Kemal Evreni’nin sakinleri tam da bu felsefî duvara yaslanmaktadır. Bütün kan dondurucu eylemlerine rağmen onu bilmek demek onun yüzünü görmek, onun heykelini dikmek demektir, yani aslında onu bilmek demek onu bilmemektir.

     

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Related Posts

    Bizans’ın Son Günleri

    Haçlıların Bizans’a Çektirdikleri

    Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı

    Comments are closed.

    Ara…
    İnternetten Satın Al!
    • N11
    • KitapYurdu
    • Idefix
    • D&R
    • GittiGidiyor
    • Pandora
    • Kabalcı
    • Sözcü Kitabevi
    • İlkNokta
    • Eganba
    • KitapCadde
    • PuntoKitap
    • Simurg
    • Nobel Kitap
    • Sol dergi ve gazete arşivi - SolYayin.com
    Eski Sayılar
    AltÜst Dergisi Eski Sayılar
    Etiketler
    Altüst altüst dergisi içerik altüst içindekiler Anayasa Arap devrimleri Araplar Ayrımcılık Azınlıklar Barış Cinsiyetçilik Demokrasi Devlet Devrimler Din Edebiyat Ekonomi Ekonomik kriz Emperyalizm Ergenekon Ermeni sorunu Ermeni Soykırımı Irkçılık Kadın hareketi Kapitalizm Kemalizm Kitap Kriz Kültür ve sanat Kürt hareketi Lenin Marksizm Meltem Oral Milliyetçilik Modernite Roni Margulies Savaş Sosyalizm tartışmaları Soykırım Suriye Devrimi Tarih Toplumsal sorunlar TÜRKİYE SİYASETİNDEN SAHNELER Özgürlük mücadelesi İktidar İslam
    © 2023 - Altüst
    • Künye
    • İletişim

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

    Tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en alakalı deneyimi sunmak için web sitemizde çerezler kullanıyoruz. "Kabul Et" seçeneğine tıklayarak, TÜM çerezlerin kullanımına izin vermiş olursunuz.
    AyarlarKABUL ET
    Manage consent

    Privacy Overview

    This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
    Necessary
    Always Enabled
    Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
    Non-necessary
    Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.
    SAVE & ACCEPT