Facebook Twitter Instagram
    Trending
    • Ulusalcılar kimlerdir ve “Yetmez ama evet”çilere karşı nasıl mücadele ederler?
    • #HEPİMİZGÖÇMENİZ Twitter’da
    • Bizans’ın Son Günleri
    • Haçlıların Bizans’a Çektirdikleri
    • Sebastiao Salgado: “Gözler çok şey anlatır”
    • Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı
    • Käthe Kollwitz Kadınlar, anneler ve mücadele
    • Susamam
    Twitter Facebook
    Altüst Dergisi
    • Ana Sayfa
    • Satış Noktaları
      • İstanbul Satış Noktaları
      • Ankara Satış Noktaları
      • İzmir Satış Noktaları
      • Diğer İllerdeki Satış Noktaları
    • Abonelik
    • Yazı ve Danışma Kurulu
    • İletişim
    Altüst Dergisi
    Buradasınız:»Kitap önerisi»Kitap: Dünyayı Nasıl Tükettik
    Kitap önerisi

    Kitap: Dünyayı Nasıl Tükettik

    01 Şubat 20123 Mins Read
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

     Yirminci yüzyılın ikinci yarısında dünya ekonomisi yedi kat büyüdü. Bu büyümenin en vurucu özelliği, sadece 2000 yılında, 19. yüzyılın tümünde gerçekleşen büyümeyi aşmış olması.

    Ekonomi büyüdükçe, talepleri dünyanın karşılayabileceğinden daha fazla olmaya başladı; artık gezegenin doğal kapasitesini aşıyor. Sadece son yarım yüzyılda güçlü dizel ve elektrik pompalarının geliştirilmesiyle dünya, yeraltı sularını tüketebilecek pompalama kapasitesine ulaştı. Bu pompaların dünya çapında yayılması ve çoğunlukla sulama için milyonlarca kuyunun açılması sonucunda, yeraltı suları yağmurlarla yeniden eski düzeyine yükselemez hale geldi. Su çizelgeleri, dünya nüfusunun yarısından fazlasının yaşadığı Çin, Hindistan ve ABD’de sürekli düşüş halinde.

    Bir ton tahıl üretmek için bin ton su gerektiğinden, gıda güvenliği ile su güvenliği arasında yakın bir ilişki var. Yeraltı suları tüketildikçe şehir suyu kullanımının yükselmesi, çiftçileri daralan su kaynaklarının içinde daha da küçülen su paylarıyla baş başa bırakıyor.

    Yoğun nüfuslu ülkeler hızla sanayileştikçe, çevre analisti Lester R. Brown’un açıkladığı Japonya Sendromu meydana geliyor. Tahıl ithalatına bağımlılık yaratan üç unsur birbirini hızla izleyerek ortaya çıkıyor: Gelirler artınca tahıl tüketimi de artıyor, tarım arazisi daralıyor ve tahıl üretimi düşüyor. Talebi yükselten hızlı sanayileşme tarım arazisini de daraltıyor. Kaçınılmaz sonuç, tahıl ithalatının patlaması oluyor. Birkaç yıl içinde ülkeler kendi kendilerine yetmekten çıkıp tahıl ihtiyaçlarının yüzde 70 veya daha fazlasını ithal eder hale dönüşebiliyor.

    Gelir düzeyi arttıkça, beslenme şeklini dönüştürmek yüksek bir kişisel öncelik haline geliyor. İnsanların ilk yaptığı et, süt, yumurta ve balık gibi hayvansal proteinleri günlük gıda listelerine eklemek oluyor. Ancak, insanların deniz ürünleri tüketimi okyanus balıkçılığının sürdürülebilir verimini aşmaya başladı. Okyanus av alanlarının aşırı avlanmayla tüketilmesi gibi, dünyanın meraları da fazla otlatmadan bitiyor. Hayvan yemi olan otlar yok oluyor. Bitki örtüsü yok oldukça toprak rüzgârla sürüklenmeye başlıyor.

    Ekilebilir alanların toprak erozyonu ve çöl genişlemesi sonucunda yitirilmesi yanında, konut ve sanayi inşaatları gibi çeşitli tarım dışı kullanımlarla da dünya tarım alanlarını yitiriyor.

    Karbondioksitin atmosferik konsantrasyonları sanayi devrimi başladığında milyonda 280 ölçekti. Bu miktar Avrupa’da insanlar kömür yakmaya başladığından beri artmakta. Bu arttıkça, dünyanın ısısı da artıyor. Atmosferik karbondioksit, güneş ışınlarının dünya atmosferine tamamen girmesine izin veriyor, ama ısı dalgasının tekrar uzaya çıkmasını engelliyor. Bu durum “sera etkisi” yaratıyor.

    Sıcaklığın ürün üzerindeki doğrudan etkisine ek olarak, yüksek ısı daha fazla buharlaşma ve daha fazla yağmur demek. Yükselen ısı hem aşırı kuraklığa, hem de daha ciddi sellere yol açıyor. Kuraklık normalin altındaki yağışla veya normalin üstündeki sıcaklıkla ortaya çıkar. Çoğunlukla bu ikisi birleşip ürünleri kavuran kuraklığı ortaya çıkarıyor.

    Lester R. Brown, sera etkisinin sonuçlarını şöyle açıklıyor:

    “Sıcaklık, kesin ölçümlerin başladığı 1959 yılından beri her yıl arttı ve ısı artışını en öngörülebilir çevre eğilimi haline getirdi. Atmosferik konsantrasyonları 1960’lar civarında keskin biçimde yükselmeye başladı. Yaklaşık on yıl sonra, 1970’ler civarında sıcaklık da artmaya başladı. Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) bu yüzyıl boyunca sıcaklığın 1,4 ile 5,8 derece arasında artacağını gösteriyor. Son yıllarda ısının hızlı artışı, dünyanın bu artış tahmininin üst sınırına doğru ilerlediğini işaret ediyor.”

    Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelerek karbon yayılımını önleyebiliriz. Yenilebilir enerji kaynakları arasında en hızlı sonuç üretebilecek yeni enerji kaynağı rüzgârdır. Bu son derece geniş kaynak, dünyanın bütün elektrik ihtiyacını karşılayabilecek potansiyeldedir. Rüzgâr gücünün kullanımı, bol, ucuz, tüketilemez, yaygın, temiz ve iklime yararlı olması gibi diğer hiçbir enerji kaynağında olmayan özellikleri nedeniyle hızla büyüyor.

    Dünyanın karşılaştığı tehditlerin karmaşıklığı, gelecekteki gıda güvenliğimizi baltalayan eğilimlerin tersine çevrilmesi için gereken çabanın da o derece büyük olması anlamına geliyor. Çin’de çöllerin genişlemesini engellemek, Hindistan’da düşen su düzeylerini durdurmak ve ABD’de artan karbon yayılımını tersine çevirmek; bunların hepsi dünya gıda güvenliğinin geleceği için esas. Bu mücadelelerin her biri yeni ve güçlü öncelikler; savaş zamanlarında rastlanan türden olağanüstü yaklaşım gerektiren öncelikler. Girdiğimiz çağın doğasını anladıkça, dünyanın doğal sınırlarını tanıyan yeni politikalar ve öncelikler oluşturmalıyız.

    Ahmet Abacı

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Related Posts

    Bizans’ın Son Günleri

    Haçlıların Bizans’a Çektirdikleri

    ‘Weimar Türkiyesi’nde demokrat kalabilmek

    Comments are closed.

    Ara…
    İnternetten Satın Al!
    • N11
    • KitapYurdu
    • Idefix
    • D&R
    • GittiGidiyor
    • Pandora
    • Kabalcı
    • Sözcü Kitabevi
    • İlkNokta
    • Eganba
    • KitapCadde
    • PuntoKitap
    • Simurg
    • Nobel Kitap
    • Sol dergi ve gazete arşivi - SolYayin.com
    Eski Sayılar
    AltÜst Dergisi Eski Sayılar
    Etiketler
    Altüst altüst dergisi içerik altüst içindekiler Anayasa Arap devrimleri Araplar Ayrımcılık Azınlıklar Barış Cinsiyetçilik Demokrasi Devlet Devrimler Din Edebiyat Ekonomi Ekonomik kriz Emperyalizm Ergenekon Ermeni sorunu Ermeni Soykırımı Irkçılık Kadın hareketi Kapitalizm Kemalizm Kitap Kriz Kültür ve sanat Kürt hareketi Lenin Marksizm Meltem Oral Milliyetçilik Modernite Roni Margulies Savaş Sosyalizm tartışmaları Soykırım Suriye Devrimi Tarih Toplumsal sorunlar TÜRKİYE SİYASETİNDEN SAHNELER Özgürlük mücadelesi İktidar İslam
    © 2025 - Altüst
    • Künye
    • İletişim

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

    Tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en alakalı deneyimi sunmak için web sitemizde çerezler kullanıyoruz. "Kabul Et" seçeneğine tıklayarak, TÜM çerezlerin kullanımına izin vermiş olursunuz.
    AyarlarKABUL ET
    Manage consent

    Privacy Overview

    This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
    Necessary
    Always Enabled
    Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
    Non-necessary
    Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.
    SAVE & ACCEPT