Facebook Twitter Instagram
    Trending
    • Ulusalcılar kimlerdir ve “Yetmez ama evet”çilere karşı nasıl mücadele ederler?
    • #HEPİMİZGÖÇMENİZ Twitter’da
    • Bizans’ın Son Günleri
    • Haçlıların Bizans’a Çektirdikleri
    • Sebastiao Salgado: “Gözler çok şey anlatır”
    • Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı
    • Käthe Kollwitz Kadınlar, anneler ve mücadele
    • Susamam
    Twitter Facebook
    Altüst Dergisi
    • Ana Sayfa
    • Satış Noktaları
      • İstanbul Satış Noktaları
      • Ankara Satış Noktaları
      • İzmir Satış Noktaları
      • Diğer İllerdeki Satış Noktaları
    • Abonelik
    • Yazı ve Danışma Kurulu
    • İletişim
    Altüst Dergisi
    Buradasınız:»Emperyalizm»Tiananmen’den Tahrir’e
    Emperyalizm

    Tiananmen’den Tahrir’e

    05 Haziran 2011Updated:17 Haziran 20154 Mins Read
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Volkan Akyıldırım

    Tahrir Meydanı’ndaki 18 günlük direniş Tiananmen Meydanı’nı hatırlattı.

    Çin, Google arama motorunda ‘Mısır’ kelimesini yasakladı. Kaddafi, ayaklanan Libya halkını ölümle tehdit konuşmasında Çin’in ulusal birliğinin Tiananmen’de demokrasi, özgürlük ve insanca bir yaşam isteyenlerin taleplerinden daha önemli olduğunu söylüyordu.

    1989 Haziran’ında Tiananmen’de on binlerce öğrenci ve işçi oturma eylemine başlamış, oturma eylemi açlık grevleriyle birleşmiş, bunu ülkenin 400 kentinde gerçekleşen kitle gösterileri izlemişti.

    Tiananmen Meydanı’nda aktivistlerin direnişi Çin devleti tarafından kanla bastırıldı. Çin egemen sınıfı iktidarını korumayı başarsa da, Tiananmen Doğu Bloku olarak anılan stalinist rejimlerin sonunu getiren hareketin bir parçasıydı.

    Tıpkı Ortadoğu ve Afrika devrimleriyle başlayan 2011’in bu ilk ayları gibi 1989 de baş döndürücü bir yıldı. Rus Kızıl Ordusu tarafından işgalle kurulan, SSCB’deki devlet kapitalisti rejiminin birer kopyası olan, hiçbir politik özgürlüğün yaşanmadığı tek parti diktatörlükleriyle yönetilen Doğu Avrupa’daki stalinist rejimler işçi sınıfının önderlik ettiği kitle gösterileriyle birer birer yıkıldı.

    Berlin Duvarı’nın yıkılması, muhalifleri toplama kamplarına, akıl hastanelerine, zindanlara kapatan, kaybeden, grev yapan işçileri sabotajcı diyerek kimi zaman idam kimi zamansa ağır hapisle cezalandıran rejimlerin sıradan insanların eylemiyle yıkılmasının simgesiydi.

    Tarihin gördüğü en baskıcı rejimlerden biri olan, işçi sınıfının kendi ideolojisi kullanılarak sömürüldüğü ve ezildiği, baskının sosyalizm adı altında meşrulaştırıldığı bu rejimler, örgütlenmenin yasak olduğu bir toplumda dahi sıradan insanların eylemiyle yıkılıyordu.

    Toplumsal tabanını yitirmiş ya da bu tabana hiçbir zaman sahip olmamış, halkın geniş kesimlerinin yabancılaştığı diktatörlüklerin yıkıldığı 1989 ve 2011 yıllarının ortak noktası sadece özgürlük için mücadele eden yığınların varlığı değil. Her iki devrimci dalgaya zemin yaratan küresel kapitalizmin kriziydi.

    1960’ların sonunda kapitalizm yapısal bir krize girdi. Kapitalist sınıf kâr oranlarının düşüşünü engelleyemiyordu. 1968 isyan dalgası bu krizin üzerine geldi.

    70’lerin ikinci yarısında ABD’de Reagan, İngiltere’de Thatcher yeni liberalizm dönemini başlattı. Bu, küresel kapitalizmin krize verdiği yanıttı. İşçi sınıfının kazanılmış haklarının geri alınması, ücretlerin aşağı çekilmesi, sosyal harcamaların kesilmesi, kamu yatırımlarının durdurulması ve bütün sektörlerin özelleştirilmesi, sendikaların güçsüzleştirilmesi ve grevlerin yenilmesini hedefleyen yeni liberal program Batı kapitalizmi tarafından temel doktrin haline getirildi.

    Kriz ve sonuçlar

    Batı kapitalizmi kâr oranlarını artırmak için emeğin yaygın sömürüsü yerine yoğun sömürüsüne dayalı bir sermaye birikimi için yeniden yapılandı. Üretimde yeni teknolojilerin uygulanması ile maliyetlerin düşürülürken artı-değer sömürüsü yoğunlaştırıldı.

    Doğu’da devlet kapitalisti blok ise uzun bir dönemdir ekonomik durgunluk içindeydi. Batı kapitalizmi ile teknolojik rekabeti kaybetmişti. Bürokratik ekonomik planlamalar ile sonuçlar arasında devasa bir uçurum gelişirken, enflasyon ve işsizlik artıyordu. Baskı koşulları ve politik özgürlüğün olmaması pasif direniş biçimlerini kalıcılaştırırken, işçi gücünün verimliliği diplerde sürünüyordu. Devlet mülkiyeti, bu biçimi kullanarak üretilen toplumsal zenginliğe kolektif olarak el koyan bürokratik sınıf için bir fasit daireye dönüşüyordu. SSCB ve Doğu Avrupa’daki uyduları tek bir fabrika gibi çalışıyor, dünya pazarında tek bir şirket gibi rekabete giriyordu. 1980’lerin sonunda küresel kapitalizmin krizi derinleşirken, ekonomik ve askerî rekabet temelinde simetrik olarak yapılanan iki kapitalist bloktan biri çöktü. 1989 Doğu Avrupa Devrimleri ile Troçki’nin “kâğıttan şatolara” benzettiği stalinist diktatörlükler tarihin çöplüğüne karıştı.

    1989’dan 2011’e

    1989 yazında Polonya’da yıllardır iktidarda bulunan stalinist parti Dayanışma Sendikası tarafından seçimlerde yenilgiye uğratıldı. 1980-1989 yılları arasında Polonya’da işçi sınıfı ve bürokrasi arasında kıyasıya bir mücadele yaşanmıştı. Aynı yaz Çin’de Tiananmen gösterileri gerçekleşiyordu.

    Doğu Almanya’da küçük protesto gösterileri başladı, başlar başlamaz devletin ağır saldırısına uğradı. Bu çok daha büyük bir hareketi kışkırttı. Yüz binlerce insan gösterilere katıldı ve Doğu Alman devleti yıkıldı.

    Çekoslavakya, Macaristan, Bulgaristan birer birer devrildi. Bu ülkelerden hiçbirinde rejimi savunan bir yığın hareketi yaşanmadı, tam tersine hepsinde büyük yığınlar rejime karşı harekete geçip gösteriler yaptı.

    Romanya’da ise diktatör Çavuşesku kendi taraftarı olduğunu düşündüğü on binlerce insanı Bükreş’te sarayının önünde topladı. Çavuşesku’nun konuşması rejim karşıtı sloganlarla yarıda kesildi, halk maden işçilerinin önderliğinde saraya doğru yürüyüşe giderken Çavuşesku kaçıyordu.

    1950’ler, 60’lar, 70’ler boyunca Doğu Bloku ülkelerinde çeşitli ayaklanmalar yaşanmıştı. Ayaklanmalar sırasında işçiler kendi iktidar organlarını kurmuş ve iktidarı zorlamıştı. Rus ordusu bütün bu ayaklanmaları şiddetle bastırmıştı.

    1989’da ise bu mümkün olmadı. Rus ordusu Doğu Avrupa ülkelerine müdahale edemedi, çünkü Rusya kendi içinde ayaklanmalar, grevler yaşamaktaydı. İki yıl sonra, Ağustos 1991’de SSCB çöktü.

    Tıpkı 1989 Devrimleri gibi 2011 Ortadoğu-Afrika Devrimleri de küresel kapitalizmin yapısal krizine dayanıyor.

    Kuzey Amerika ve Avrupa’da 2008’de patlak veren borç krizi, finans sermayesinin önderliğindeki ekonomik büyüme balonunu patlattı. Borç krizi, küresel kapitalizm tarafından hızla yayıldı. 2008 Mısır’da devasa grev hareketinin patladığı yıldı. 2011’deki ayaklanma ve devrimler, borç krizinin etkisiyle zayıflayan diktatörlüklerde krizin ekonomik bedelini ödemek istemeyen milyonlarca yoksulun ekonomik saldırıyı yürüten baskıcı rejimleri yıkmasına yol açıyor.

    Çürümüş kapitalizmin yaşadığı yapısal bunalım, yeni bir dünyanın kapılarının sıradan insanların eylemleriyle açılmasına sahne oluyor.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Related Posts

    Lübnan: Ekim Devrimi Yol Ayrımında

    Ulus Devletler Değil Açık Hava Hapishaneleri

    Tehlikeli Eğilimler

    Comments are closed.

    Ara…
    İnternetten Satın Al!
    • N11
    • KitapYurdu
    • Idefix
    • D&R
    • GittiGidiyor
    • Pandora
    • Kabalcı
    • Sözcü Kitabevi
    • İlkNokta
    • Eganba
    • KitapCadde
    • PuntoKitap
    • Simurg
    • Nobel Kitap
    • Sol dergi ve gazete arşivi - SolYayin.com
    Eski Sayılar
    AltÜst Dergisi Eski Sayılar
    Etiketler
    Altüst altüst dergisi içerik altüst içindekiler Anayasa Arap devrimleri Araplar Ayrımcılık Azınlıklar Barış Cinsiyetçilik Demokrasi Devlet Devrimler Din Edebiyat Ekonomi Ekonomik kriz Emperyalizm Ergenekon Ermeni sorunu Ermeni Soykırımı Irkçılık Kadın hareketi Kapitalizm Kemalizm Kitap Kriz Kültür ve sanat Kürt hareketi Lenin Marksizm Meltem Oral Milliyetçilik Modernite Roni Margulies Savaş Sosyalizm tartışmaları Soykırım Suriye Devrimi Tarih Toplumsal sorunlar TÜRKİYE SİYASETİNDEN SAHNELER Özgürlük mücadelesi İktidar İslam
    © 2023 - Altüst
    • Künye
    • İletişim

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

    Tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en alakalı deneyimi sunmak için web sitemizde çerezler kullanıyoruz. "Kabul Et" seçeneğine tıklayarak, TÜM çerezlerin kullanımına izin vermiş olursunuz.
    AyarlarKABUL ET
    Manage consent

    Privacy Overview

    This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
    Necessary
    Always Enabled
    Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
    Non-necessary
    Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.
    SAVE & ACCEPT