Facebook Twitter Instagram
    Trending
    • Ulusalcılar kimlerdir ve “Yetmez ama evet”çilere karşı nasıl mücadele ederler?
    • #HEPİMİZGÖÇMENİZ Twitter’da
    • Bizans’ın Son Günleri
    • Haçlıların Bizans’a Çektirdikleri
    • Sebastiao Salgado: “Gözler çok şey anlatır”
    • Beyazlar Cazı Öldürmeye Çalıştı Müzik Kazandı
    • Käthe Kollwitz Kadınlar, anneler ve mücadele
    • Susamam
    Twitter Facebook
    Altüst Dergisi
    • Ana Sayfa
    • Satış Noktaları
      • İstanbul Satış Noktaları
      • Ankara Satış Noktaları
      • İzmir Satış Noktaları
      • Diğer İllerdeki Satış Noktaları
    • Abonelik
    • Yazı ve Danışma Kurulu
    • İletişim
    Altüst Dergisi
    Buradasınız:»Cinsiyet kimlikleri»Ataerkil sessizlik
    Cinsiyet kimlikleri

    Ataerkil sessizlik

    05 Haziran 2011Updated:17 Haziran 20154 Mins Read
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Yaprak Zihnioğlu

    Bu topraklarda kadınların kurtuluşu için mücadele eden yeni Feminist hareketin otuzuncu yılındayız. Aralık 1981’de çoğu sosyalist olan kadınların “Artık yeter! Erkek egemenliğine son!” isyanıyla başlayan feminist hareketin mücadelesi yaşamın her alanında etkili oldu.

    Türkiye’de feminist hareket bir başkaldırıdır. Erkek egemen sisteme, cinsiyet hiyerarşisine, cinsiyet imtiyazlarına, ırkçılığa, ayrımcılığa, tüm ezilme biçimlerine ve bütün bunların altında yatan kapitalizme bir isyandır. Bu isyan feminizmin temel tezlerini benimsedi ve feminist hareket sisteme muhalefetin en radikal biçimlerini de içledi ve yaşama geçirdi.

    Öncelikle, ev kadınlarından seks-işçilerine tüm kadınların yaşamını etkileyen erkek şiddetine, dayağa, baskılara, zorbalığa, cinsel tacize ve ayrımcılığa karşı isyanla hareket başladı. Kadınların her an tenlerinde hissettiği erkek şiddetine açık başkaldırı, hareketi büyük kadın yığınlarıyla birleştirdi ve feminist sözü yaygınlaştırdı. Bu ivme, 80’lere değin Cumhuriyet’in bir grup kadına sağladığı göreli ayrıcalıklar sistemiyle seçkinci, Kemalist kadın derneklerine karşı bir isyanı da başlattı. Feminist hareket “kadın dayanışması” devrimci tutumunu benimsedi. Rekabeti, üstekonumlanmışlığı ve seçkinciliği temelden eleştirdi. Farklı düşüncelere, siyasi eğilimlere ve inançlara saygıyı ilk kez esas alan bir sistem-dışı muhalefetin “eylemde birlik” şenliğini yarattı.

    İkinci olarak, feminist hareket kadınların ezilmesinin ırkçılık ve milliyetçilikle kol kola yürüdüğünün bilinciyle ırkçılığa karşı tavizsiz bir tutum aldı. Ülkedeki ırkçı ayrımcılığa ve baskıya uğrayan etnik ve dini unsurlarla dayanışma kurmayı şiar edindi. Bu yolla orta sınıf ve seçkinci kadınların Kemalizm bağlantılı milliyetçiliğine karşı da mücadele etti ve bu konudaki hiçbir ezberi verili gerçeklik olarak kabul etmedi.

    Üçüncü olarak kadınların ezilmesinin piyasa ve kapitalizmle bağıntısı feminist hareketin mücadele perspektifinden hiç eksik olmadı. Hareket, kullanım değeri yaratan, karşılıksız, boğaz tokluğuna eviçi kadın emeğinin kapitalizmin sermaye temerküzündeki ayırt edici niteliğini vurguladı. Kadın hareketi, “Görünmeyen emek, sesini yükselt!” şiarıyla ve ücretli işçi kadınlarla omuz omuza anti-kapitalist mücadelenin temel unsurlarından biri oldu. Yine kapitalist sistemin dayanaklarından kadın bedeninin cinsel sömürüsüne, kadın ticaretine ve cinsel köleliğine karşı tutum alışı ve seks-işçilerinin haklarının savunusu bu yöndeki kazanımların alanını genişletti. Cinsel yönelim özgürlüğünü baskılayan heteroseksist sisteme ve diğer hak ihlallerine karşı tutum aldı.

    Kolektif Örgütlenme

    Dördüncü olarak, hareketin devrimci yönelimleri yeni örgütlenme modellerini gündeme getirdi. İlk günden bu yana benimsediği hiyerarşi, şiddet ve merkezcilik karşıtlığı, ezilenlerin alternatif ve yerinde örgütlenme biçimlerini öne çıkardı. Feministler, kadınları örgütlemek için değil, kadınların kendi kendilerini örgütlemeleri için mücadele etti. “Kolektif” örgütlenme bu coğrafyada ilk kez feminist hareket tarafından dile getirildi, denendi ve tüm zorluklara karşın yaşama geçirildi. Kadın hareketi yaratıcılığın, katılımın esas olduğu kolektif, anti-lider ve yatay örgütlenmeyi benimsedi. Solun ve diğer muhalefet hareketlerinin merkeziyetçiliği kucakladığı ortamda, her türlü karşı eleştiriyi göze alarak yatay, kolektif ve yerinde örgütlenmeyi gerçekleştirmeye uğraştı. Kadınların ihtiyacına uygun olan bu modeller sol muhalefette örgütlenme alanında put-kırıcılık işlevini gördü. Birbiriyle rekabet eden değil, dayanışmayı ve farklılıklara saygıyı temel alan yapılar, bilinç-yükseltme temelli örgütlenmeler kadınların ortak eylemde buluşmasını kolaylaştırdı. Şiddetsiz toplantı yöntemleriyle bir araya gelen kadınların her birinin kendini ifade etmeye cesaretlendiren ortamlarda konsensüs/oydaşma ile alınan kararlar, katılımı ve yaratıcılığı en üst düzeye çıkarabiliyordu. Kadınlar artık seyreden değil eyleyici, susan değil konuşan, pasif değil aktif özneler olarak kadın hareketinde yer aldı. Şiddetsiz muhalefetin gücünü bizzat eylemleriyle ortaya koydular.

    Hatasız Değiliz

    Bu saydıklarım feminist hareketin hiç hata yapmadığı anlamına elbette gelmiyor. Ama sanırım bu ülkede feminist hareket kadar, hataları karşısında devrimci davranabilen ve her eylemden sonra “Biz şimdi ne yaptık, nasıl yaptık?” sorgulamasını yürütmeye çalışan az ortam vardır.

    Hal böyleyken, bu otuz yıl içinde sosyalist erkek solun feminist harekete karşı tutumu ne oldu? Can alıcı bu sorunun yanıtı: Ataerkil sessizlik. Yanılmıyorsam Gayatri Spivak eril siyaset alanında kadınların suskunluğunu “ataerkil sessizlik” olarak adlar. Ben de bu tanımdan yola çıkarak bizim solun tutumunu ataerkil sessizlik olarak tanımlıyorum, bir iki zayıf hatta kerhen destek ve istisnayı saymazsak…

    “Feminizm”in bu çevrelerde yasak ve yanına uğranmayan bir kavram olması eril solun karakterini ve ataerkil sessizliği gözler önüne seriyor:

    Sessizliğin Karakteri

    1. Bugün hâlâ siyasi programlarda “kadın” kategorisi feminizm, kadınların kurtuluşu kavramlarını göz ardı ederek yer alıyor.

    2. Sol hareketler otuz yıllık dönemde sanki karşı çıkanlar onlar değilmiş gibi, feminist hareketin adını ağzına almadan, feminist mücadelenin kazanımlarını hiçbir özeleştiri yapmadan programlarına ekleyebiliyor.

    3. Feminist mücadelenin siyasi tarihimizde birer ilk olan yukarıda özetle saydığım siyasalarını/tutumlarını yok sayarak, kaynağını reddederek, sanki hiç böylesi bir mücadele verilmemiş gibi kendilerine mal etmeye çalışıyorlar.

    4. Kadınlar hâlâ sol hareketin lojistik destekçisi konumundan daha ileride yer alamıyor. 68 hareketi döneminde kadın eylemcileri “pul yapıştırıp, çay pişirmek” göreviyle “ödüllendirilmeleri”, kısmî bazı iyileşmeler dışında biçim değiştirerek sürüyor ve buna hiç kimsenin itirazı yok. Köşeler, kurullar, yönetim kademeleri erkeklerce kapışılıyor, birbirleriyle sessiz eril sözleşmeleri gereken onayı sağlıyor.

    5. Erkekliğin sorgulandığı siyasetlerin üretilmesini ve bu yönde bizzat sosyalist erkeklerin eylemliliğini yirmi ikinci asra bırakıyorlar.

    Ataerkil sessizlik sürdükçe devrimi beklemeyin. Zira devrim için öncelik feminist devrimdedir.

    Sosyalist erkeklere tek sözüm var: Bize kutlama mesajı göndermeyin. Feminist olun.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Related Posts

    Lübnan: Ekim Devrimi Yol Ayrımında

    Kürtaj

    Türkiye’de Kadınlar

    Comments are closed.

    Ara…
    İnternetten Satın Al!
    • N11
    • KitapYurdu
    • Idefix
    • D&R
    • GittiGidiyor
    • Pandora
    • Kabalcı
    • Sözcü Kitabevi
    • İlkNokta
    • Eganba
    • KitapCadde
    • PuntoKitap
    • Simurg
    • Nobel Kitap
    • Sol dergi ve gazete arşivi - SolYayin.com
    Eski Sayılar
    AltÜst Dergisi Eski Sayılar
    Etiketler
    Altüst altüst dergisi içerik altüst içindekiler Anayasa Arap devrimleri Araplar Ayrımcılık Azınlıklar Barış Cinsiyetçilik Demokrasi Devlet Devrimler Din Edebiyat Ekonomi Ekonomik kriz Emperyalizm Ergenekon Ermeni sorunu Ermeni Soykırımı Irkçılık Kadın hareketi Kapitalizm Kemalizm Kitap Kriz Kültür ve sanat Kürt hareketi Lenin Marksizm Meltem Oral Milliyetçilik Modernite Roni Margulies Savaş Sosyalizm tartışmaları Soykırım Suriye Devrimi Tarih Toplumsal sorunlar TÜRKİYE SİYASETİNDEN SAHNELER Özgürlük mücadelesi İktidar İslam
    © 2023 - Altüst
    • Künye
    • İletişim

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

    Tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en alakalı deneyimi sunmak için web sitemizde çerezler kullanıyoruz. "Kabul Et" seçeneğine tıklayarak, TÜM çerezlerin kullanımına izin vermiş olursunuz.
    AyarlarKABUL ET
    Manage consent

    Privacy Overview

    This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
    Necessary
    Always Enabled
    Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
    Non-necessary
    Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.
    SAVE & ACCEPT