Yazar: jeff

L.A. Kauffman İçinden geçmekte olduğumuz bu korku tüneli günlerinde bir umutlanma sebebi varsa o da Cumhuriyetçi Parti’nin bu kasım ayında neye çarpmak üzere olduğu hakkında hiçbir fikri olmaması. En koyu ve en kadın düşmanı Cumhuriyetçiler dahi fark etmiş olmalı ki, Anayasa Mahkemesi üyeliğine Brett Kavanaugh’ın seçilmesi ve kendisine yönelik cinsel saldırı iddialarının ele alınış biçimi gelmekte olan ara seçimlerde özellikle kadın seçmenler yönünden kazanma şanslarını azaltacak. Fark etmedikleri şu ki, çok sayıda kadın sadece öfkeli değil, daha önce görmediğimiz ölçüde örgütlüler ve politik olarak harekete geçmiş durumdalar. Ara seçimlerin temel hikâyesi, seçim sonuçlarının değişmesini sağlayacak olan seçmen kaydettirme, kapı kapı…

Read More

Şenol Karakaş AKP’yle MHP arasında kurulan ve giderek tüm milliyetçi güçlerin açıktan ya da örtülü bir parçası olduğu “yerli-millî ittifak” zor günler geçiriyor. İktidar koalisyonunda gizlenemez ve siyasal gelişmelerin her bir adımında kendisini gösterecek, daha da derinleşecek bir çatlağın oluştuğu çok açık. 20 Kasım’da yapılan meclis grup konuşmalarında, önce Bahçeli, sonra daha sert vurgularla Erdoğan beka sorunundan söz etti. Beka meselesi Mevcut iktidar ittifakının sözcülerinin beka vurgusunda bu denli ısrarcı olmalarının nedeni bu koalisyonun birleştirici ideolojik çekirdeğinin beka kavramı etrafından örülmesinden kaynaklanıyor. Türkiye’de son dört yılın tüm gelişmelerinin temelinde, Suriye’de yaşanan olayların değerlendirmesindeki farklılaşma yatıyor. Kobanê’de IŞİD kuşatmasının ABD yardımıyla…

Read More

Diren Cevahir Şen Tüm Türkiye kadına yönelik erkek şiddetini, tacizi konuşuyor, bilhassa yaz başından beri. Her şey bir ana akım TV dizisinin erkek oyuncusunun (Talat Bulut), aynı dizideki set emekçisi tarafından cinsel taciz suçlamasıyla savcılığa şikâyet edilmesiyle başladı. Sonra erkek oyuncu hakkındaki şikâyet takipsizlikle sonuçlandı. Ancak ardından dizideki başka kadın oyuncuların açıklamaları geldi ve suçlanan erkek oyuncu rol arkadaşına tazminat davası açtı. Sosyal medyada etiketlerle eylemler yapıldı, kadına destek olanlar da oldu, saldıranlar da. Bilhassa erkeklerin çoğunluğu oluşturduğu bir kesim kadına hakaret etti, aşağıladı, onu bu olaydan nemalanmakla suçladı. Kısa bir süre sonra bu kez bir internet dizisinin kadın oyuncusu,…

Read More

Sayı 27: Ağustos – Ekim 2018 İçindekiler: Geleceği olmayan ittifak – Roni Margulies Başka tür bir sol için – Şenol KarakaşSuriyelileri gönderme yarışı – Özden DönmezVolkhard Mosler: “Almanya’da siyaset sağa kayıyor”Milliyetçilik nasıl bir ideolojidir? – Arife Köse Hükümdarlar ve hanedanlar: Biz bir aileyiz! – Atilla DirimÇobanın uzun uykusu – Rober KoptaşSistematik yalan siyaseti, komploculuk ve sol politika – Sinan Laçiner Rambo: Cinnet ve rehabilitasyon – Ozan Ekin Gökşin Katliam ve travma: Beşir’le Vals – Eli HaliguaTarihin “sıradan” kahramanları – Can Irmak ÖzinanırDevrimci Olalım – Karel ČapekMarx’ın kavramları: Sömürü – Séamus Ó CatháinMarx’ın kavramları: Sınıf mücadelesi – Madeleine Johansson Marx’ın kavramları:…

Read More

Ahmet Eken Mecburiyet Stefan Zweig İş Bankası Yayınları, 2017 Stefan Zweig, Dünün Dünyası adlı anılarında Birinci Dünya Savaşı ve kendi durumuyla, tavrıyla ilişkili olarak şöyle yazıyor: “Otuz iki yaşında olduğum halde, şimdilik herhangi bir askerî sorumluluğum yoktu. Çünkü yoklamalarda askerliğe elverişli bulunmamıştım… Kenara çekilmemin hiçbir yararı olmadı. İçinde bulunduğumuz ortam hâlâ çok rahatsız ediciydi. Pasif kalmanın, hiçbir şey yapmamanın yeterli olmadığını anlamıştım. Sonuç itibariyle ben bir yazardım ve en büyük gücüm kalemimdi, bu nedenle de sansür döneminin izin verdiği ölçüde düşüncelerimi ifade etme sorumluluğum vardı.” (Dünün Dünyası, Doğu Batı Yayınları, 2016). Ve yazar çok satan bir Alman gazetesine ilk yazısını…

Read More

Ahmet Eken Ortaçağ Tüccarları ve Bankerleri Jacques le Goff Doğu Batı Yayınları, 2018 İktisat tarihçisi Carlo M. Cipolla, Neşeli Öyküler (Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2008) adlı kitabında yer alan “Sert Adamlar” başlıklı yazısında Ortaçağ tüccarlarıyla ilgili şu bilgiyi verir: “Ortaçağ’ın sonunda (yani aşağı yukarı 7. ile 10. yüzyıllar arasında) Avrupa’da kapalı ekonomiler egemenken, şirketler ve bankalar yoktu. Avrupa toplumu ve ekonomisi fazla ilkeldi. Ticaret, tek başlarına ya da kervanlarla bir panayırdan öbürüne, bir şatodan diğerine dolaşan mercatores tarafından yürütülürdü. Bu kişiler değişik ve egzotik mallar (Doğu’nun kumaşları, fildişi eşyalar, mücevherler gibi), zorunlu, vazgeçilmez mallar (tuz gibi), ilginç mallar (azizlerin çoğunlukla…

Read More

Bekir Ersin Dün sabah Ali Bey 7’de kalktı. Giyinirken bir iki lokma bir şeyler atıştırdı. İşyerindeki sevimsiz yemeklerden yememek için kumanyasını hazırlayıp dışarı çıktı. Uykusunun kalanını bindiği metro ve trende almaya çalıştı. İşyerine 1,5 saatlik yolculuktan sonra ulaştı. Arada verdiği kısa süreli çay ve yemek molalarıyla beraber 10 saat sıcak ve kötü kokulu bir ortamda çalıştıktan sonra akşam eve dönüş yoluna çıktı. Dışarıda geçirdiği zorlu 13 saatin ardından akşam evde yemeklerini yerken lisede okuyan kızı o gün öğretmenlerinin anlattığı eski insanların son derece zor şartlar altında geçen yaşamlarından bahsediyordu. Zavallılar yiyecek bir şeyler bulabilmek için saatlerce yürümek zorunda kalıyormuş. Avlanırken…

Read More

Mark Thomas İşçi sınıfı hareketinin 1970’lerin başından bu yana yaşamış olduğu yenilgiler, dünya ekonomisinin artan uluslararasılaşmasının işçi sınıfını böldüğüne ve erittiğine dair yaygın bir inancın gelişmesine yol açtı. İşçi sınıfının varlığı hâlâ istatiklerde görülebilir olsa da, kolektif gücü belki de ölümcül olarak zayıflamıştı. Kim Moody On New Terrain: How Capital is Reshaping the Battleground of Class War – Haymarket Books, 2017 Bu iddia, önceden var olan milyonlarca fabrika işinin ortadan kalktığını, yeni iş ortamının küçük işyerlerinden oluştuğunu, güvensiz çalışmanın arttığını ve işverenlerin militan işçi hareketleri ihtimali ortaya çıktığında üretimi kolayca başka yere kaydırabildiğini öne sürüyordu. Kim Moody’in yeni kitabı bu…

Read More

Marx’tan Sigfried Meyer ve August Vogt’a Mektup 9 Nisan 1870       … Yarından sonra (11 Nisan) Enternasyonal’le ilgili elimde ne kadar belge varsa hepsini sizlere yollayacağım. (Bugünkü posta için vakit geç oldu). Ayrıca Basle raporlarından bir kısmını daha göndereceğim. [Birinci Enternasyonal’in Basle Kongresi’nin raporlarından söz ediyor.]        Yollayacağım malzeme arasında, Genel Konsey’in İrlanda affı konulu 30 Kasım tarihli  kararlarını da bulacaksınız, benim önerimle alınan bu kararları zaten biliyorsunuz; ayrıca, Fenian [19. yüzyılda bağımsız bir İrlanda Cumhuriyeti için mücadele eden hareketin üyeleri] hükümlülerine yönelik davranışlara ilişkin bir İrlanda broşürü de yolluyorum.       Şimdiki Birliğin dönüştürülmesi zorunluluğu (yani İrlanda’nın…

Read More

John Morris Yabancılaşma, Marx’ın Hegel ve Feurbach’tan devraldığı bir kavram olup bu kavram onun ellerinde kapitalizmin bütüncül eleştirisini anti-hümanist bir sistem olarak teorize etmeyi mümkün kılan bir araca dönüştü. Marx, yabancılaşma teorisini ilk olarak erken dönem eserlerinden 1844 Ekonomik ve Felsefi Elyazmaları’nda geliştirmiş olsa da bu teoriyi Kapital dahil tüm iktisadî yazınının merkezine oturttu. Yabancılaşma kelimesinin sözlük anlamına bakılırsa bir dizi anlam ve kullanıma sahip olduğu görülecektir. Bu tanımların hem günlük dilde hem sosyal bilimler içinde en yaygını yabancılaşmayı öznel bir “izolasyon ve uzaklaşma durumu” olarak tarif eder. Hegel ve diğer filozoflarda yabancılaşma bütün insanlığın durumunu tarif eden daha genel…

Read More